Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/3555 E. 2021/794 K. 03.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3555
KARAR NO : 2021/794
KARAR TARİHİ : 03.02.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 26.11.2018 tarih ve 2017/710 E. – 2018/1272 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirket ile davalılardan Doruklar Sağlık Hizmetleri A.Ş. arasında Ankara 17. Noterliği’nin 16.1.2007 tarihli finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmeye konu malların davalıya teslim edildiğini, diğer davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, davalıların vadesi geçtiği halde toplam 18.075-TL kira bedelini ödemediklerini, davaya konu sözleşmenin feshi ile vadesi geçmiş toplam 3 aylık kira bedelleri olan 18.075.- TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek sözleşmenin 21. maddesi uyarınca faizi ile birlikte vadesi gelmemiş olan kira bedeli toplamı olan 204.951,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davaya konu malın davalılardan alınarak davacı şirkete teslim edilmesine, bu mümkün olmaması halinde bedelinin davalılardan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davacının söz konusu alacağını bonolarla teminat altına aldığını, bu sözleşme kapsamında almış olduğu bonolar nedeniyle çok sayıda takipler yaptığını, bu talebin mükerrer bir talep olduğunu, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu ve basiretli bir tacir gibi davranmadığından davanın reddine karar verilmesi talep etmişlerdir.
Davalı … vekilince, davalının kira sözleşmesine taraf olmadığını, davalının fiilen noterde sözleşme yapılırken bulunması yada imza atmasının söz konusu olmadığını, kira sözleşmesinin devamı olan bonolardaki imzanın davalıya ait olmadığını, imzasının taklit edilmesi nedeniyle Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunduklarını, yine davanın haksız olduğundan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı … tarafından, ilgili noter … aleyhine sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığı, belgenin davacı yönünden sahte olduğunun tespiti talepli dava açıldığı, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 28.01.2014 tarih 2014/239-1026 sayılı ilamı ile onandığı ve kararın taraflara tebliğ edilmekle 11.03.2014 ‘de kesinleştiği ve dosya kapsamında 3 kişilik uzman grafologdan alınan rapor göz önüne alındığında davalı … dışındaki davalılar hakkında İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/50 E. 2011/29 K. sayılı dosyası ile vermiş olduğu hüküm bozma dışında kalarak kesinleşmiş olmakla bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı … hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Kapatılan 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/10149 esas ve 2017/5549 karar sayılı ve 04.07.2017 tarih ve ilamının son paragrafında “Mahkemece, imza inkarında bulunan tarafa finansal kiralama sözleşmesindeki imzasının sahteliğinin tespiti için finansal kiralama şirketi ve sözleşmeyi düzenleyen resmi merci aleyhine dava açması için süre verilmesi ve bu davanın sonunda ortaya çıkacak hukuki neticeye göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde olup mahkemece yapılması gereken iş bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması ya da bozma ilamına uyulmayacaksa önceki kararın yerinde olduğu kanaatinde değilse direnme kararı verilmesi gerekir. Mahkemece hem bozma ilamına uyulup hem bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeksizin bozma ilamından önceki gerekçeler gösterilerek aynı kararın verilmesi usul ve esasa açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bozma ilamında açıkça sahtecilik davasının davacı … şirketi ile birlikte resmi sözleşmeyi düzenleyen ve bu konuda hukuki sorumluluğu bulunan noter aleyhine dava açılması için süre verilmesi ve bu davanın sonucuna göre karar verilmesi belirtilmiştir. Yerel mahkemeler bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorundadırlar. Kaldı ki mahkemece hükme esas alınan Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde mahkemenin 2012/476 esas sayılı dosyasında hukuki yararın varlığı ya da yokluğu tartışılmaz açıkça hukuki yararın varolduğu kabul edilmelidir. Mahkemece tüm bu hususlara uyulmaksızın yasa ve usul hükümlerine açıkça aykırı işlem yapılarak bozmadan önceki gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.