YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2966
KARAR NO : 2022/4544
KARAR TARİHİ : 07.06.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.04.2017 tarih ve 2016/706 E- 2017/278 K. sayılı kararın davacı vekili ile davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce verilen 24.12.2018 tarih ve 2017/2440 E- 2018/2035 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının, davalı Öngünler … Ltd. Şti.’nden alacağı demir malzemeleri için sipariş formu düzenlediğini, alacağı demirlerin karşılığında 02.06.2016 tarih ve 2721 numaralı tahsilat makbuzu ile Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. Sincan Şubesi’nin 06.09.2016 keşide tarihli, 0046230 nolu, 156.900.-TL bedelli ve 15.09.2016 keşide tarihli, 0046231 nolu, 156.900.-TL bedelli çeklerini davalı Öngünler … Ltd. Şti.’ne teslim ettiğini, davalı Öngünler … Ltd. Şti.’nin sipariş formundaki demir malzemelerini eksiksiz teslim edeceğini, teslim edememesi durumunda çeklerin bedelsiz kalacağını taahhüt etmesine rağmen, çekleri diğer davalı bankaya kredilerin teminatı olarak teslim ettiğini, demir malzemeleri teslim edilmediğinden davalı Öngünler … Ltd. Şti. yönünden çeklerin bedelsiz kaldığını, çekleri kredinin teminatı/rehin olarak elinde bulunduran davalı bankanın hak talebinde bulunamayacağını ileri sürerek, davacının söz konusu çekler nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında çek bedelleri ödendiğinden, 02.12.2016 tarihinde ödediği tutarın avans faizi ile birlikte davalı bankadan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Öngünler …. Ltd. Şti., demiri tedarik edip müşteriye teslim edemediğini, çeklerin kullanılan kredilerin teminatı olarak davalı bankaya verildiğini ve açılan davanın doğru olduğunu, beyan etmiştir.
Davalı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekili, çeklerin temlik cirosu ile devir ve teslim edildiğini, çeklerin bedelsiz kaldığına ilişkin şahsi def’inin iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın iki adet çeke ilişkin, lehtar yönünden bedelsizlik ve hamil yönünden rehin cirosu ile verilmesi sebebiyle borçlu olmadığının tespiti istemi iken yargılama sırasında ödenmekle, hamil yönünden istirdat istemine ilişkin olduğu, davacının çeklerin demir malzemesi siparişi karşılığında verildiğini ve malların teslim edilmediğini iddia ettiği, çeklerde lehtar olan davalı Öngünler …. Ltd. Şti., demiri tedarik edip davacıya teslim edemediğini, çeklerin kullanılan kredilerin teminatı olarak davalı bankaya verildiğini ve davanın doğru olduğunu, ikrar ettiğinden, davacının, davalı Öngünler …. Ltd. Şti.’ne borçlu olmadığının tespitine, davaya konu 06.09.2016 keşide tarihli, 0046230 nolu, 156.900.-TL bedelli çekin arkasında, “Bedeli teminat içindir” kaydı yer aldığından, bu cironun, rehin cirosu mahiyetinde olduğu, çekte rehin cirosunun bir geçerliliği bulunmadığından, “…nolu çek” yönünden davacının menfi tespit isteminin kabulü gerektiği, yargılama sırasında iki adet çek bedeli 02.12.2016 tarihinde 354.000.-TL olarak ödendiğinden, “0046230 numaralı çek” yönünden davacının istirdat isteminin kabulü ile yargılama sırasında, çek bedelinin, çek tazminatı, faiz ve masrafları ile birlikte tazmin edildiğinden bu çek yönünden hesaplanan 177.188,60 TL’nin 02/12/2016 tarihi olan ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine, 15.09.2016 keşide tarihli, 0046231 nolu, 156.900.-TL tutarlı çekin üzerinde “rehin içindir” şeklinde bir kayıt olmadığından, çekin temlik cirosu ile bankaya devredildiğinin kabulü gerektiği, davacının, davalı bankanın bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davalı banka yönünden 15.09.2016 düzenleme tarihli, 0046231 nolu, 156.900.-TL bedelli çekten dolayı açılan menfi tespit ve istirdat davasının reddine, koşulları oluşmayan tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı banka vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının dava konusu çeklerde keşideci, davalı şirketin lehtar ciranta, davalı bankanın ise lehtar cirantadan ciro yoluyla çeki iktisap eden yetkili hamil olduğu, çeklerde rehin cirosuna ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı dava konusu çeklerin davalı lehtar şirket tarafından davalı bankaya kredi borcundan dolayı teminat amacıyla verildiğinin çek teslim belgesinden anlaşılamadığı gibi, davalı bankanın çeki teminat olarak almasının çekin bedelsizliğini bildiğini ve davacı keşidecinin zararına hareket ettiğini göstermeyeceği, teminat durumunun davalı lehtar şirket ile davalı banka arasında olduğu, hamil bankanın çekleri iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini göstermeyeceği, davalı bankanın kötüniyeti kanıtlanmadıkça, bedelsizlik iddiası ile davalı bankaya karşı talepte bulunulamayacağı gerekçesiyle davalı bankanın istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davalı banka aleyhine açılan davanın reddine, davacının istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf isteminin reddine, istinaf kanun yoluna başvurmayan davalı şirket yönünden ilk derece mahkemesi kararının korunarak davacının, davalı Öngünler …. Ltd. Şti.’ne borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacının keşideci olduğu 06/09/2016 keşide tarihli 156.900.-TL bedelli 0046230 nolu çekin üzerinde banka tarafından “Bedeli teminat içindir” ibaresinin bulunduğu, çeklerde rehin cirosunun geçerli olmadığı, bu nedenle davalı bankanın bu çek yönünden meşru hamil kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yine davacı tarafından düzenlenen aynı tarih, aynı miktarlı 0046231 nolu çeke gelince, davacının keşideci, davalı Öngünler Metal Demir Çelik İnş. Taah. Yapı Malz. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ise lehtar ve yetkili hamil olduğu, davalı Türkiye İş Bankası A.Ş.’nın ise muhatap Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş.’ne vekaleten hareket eden ve çeklere karşılıksız şerhini veren muhatap banka vekili olduğu anlaşılmaktadır. Davalı bankanın bu çekte cirosu olmadığından bu çekin meşru hamili değildir. Çekin fiilen davalı bankanın elinde olması onu meşru hamil haline getirmez. O nedenle davalı Türkiye İş Bankası A.Ş. aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat davasının kabulü gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalı Türkiye İş Bankası A.Ş. yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine,
07/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davanın keşideci olduğu çeklerin lehtar davalı Öngünler Metal Demir Çelik İnş. Taah. Yapı Malz. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından cirolanarak diğer davalı bankaya verildiği, çeklerin keşideci tarafından ödendiği, çeklerden 06.09.2016 tarih 0046230 nolu çekin bedeli teminattır ibaresi bulunan ciro ile bankaya verildiği, lehtarın çeklerin avans çeki olduğunu ve karşılığında mal verilmediğini kabul ettiği dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Çoğunluğun 06.09.2016 tarih ve 0046230 nolu çek ile ilgili lehtar bakımından oluşu görüşüne aynen katılıyorum.
Dava konusu 15.09.2016 tarih 0046231 nolu çeke gelince, bu çekin arkasında keşidecinin cirosu ile davalı bankanın muhatap bankaya vekaleten çeki ibraz ettiğini gösteren hususlar bulunmaktadır. Dava konusu çekteki ciro beyaz cirodur. Beyaz ciro, çekin “hamiline yazılmış gibi” tedavülüne imkan verir. Senedin beyaz ciroyla devri halinde, her hamil hak sahibi sayılır (TTK m818 yollaması ile 684/2/c); senedi iktisabında kötüniyetli değilse, gerek senet üzerindeki mülkiyet hakkını, gerek senedin içerdiği hakkı iktisap eder. Beyaz ciro, temlik cirosu hükmündedir. Ancak, bu hususun aksinin yazılı delille ispatı mümkündür.
Bir çeki beyaz ciro ile almış bulunan hamilin sahip olduğu imkanlar, aynı senedi tam ciroyla iktisap eden hamile nazaran daha fazladır (TTK m 818 yollaması ile 684/2/a,b,c ).
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, dava konusu çekteki beyaz ciro temlik cirosu vasfında olup, bu hususun aksi ileri sürülüp yazılı delille kanıtlanmamıştır. Bu nedenle davalı banka çekin meşru hamilidir. Çekin mülkiyeti yanında senedin içerdiği hakkın sahibi de bankadır. Davalı bankanın lehtarın cirosu ile yaptığı ibraz işlemi arasında ayrıca bir ciro yapmasına gerek yoktur. Tüm bu nedenlerle, davalı bankanın 0046231 nolu çekin meşru hamil olduğunun kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin red kararının onanması görüşünde olduğum için çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.