Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/2800 E. 2021/1857 K. 01.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2800
KARAR NO : 2021/1857
KARAR TARİHİ : 01.03.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 12.02.2015 tarih ve 2012/264-2015/79 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 18.09.2009 Tarihli LPG Otogaz İstasyonu Bayilik Sözleşmesinin imzalandığını, ancak davalının sözleşmenin bitim tarihininden önce sözleşmeyi feshettiğini, fesih gerekçesi olarak davalının uygulamada aldığı kâr oranının sözleşmede anlaşılan %80 oranın altında kaldığına dayandığını, ancak davacının sözleşme maddelerine riayet ettiğini, bu nedenle davalının süresinden önce sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğunu belirterek, sözleşmeye göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 15.000.-TL kâr yoksunluğu tazminatı ile 15.000.-TL cezai şart tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, ıslah ile kâr yoksunluğundan kaynaklı tazminat talebini 25.736,06 TL’ye, cezai şart tazminatı talebini ise 182.110.-TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili, davacının sözleşmedeki kâr payı oranlarını uygulamadığını, sözleşmenin bu nedenle feshedildiğini, davacının istikrarsız fiyat politikaları nedeniyle sözleşmede %80 olarak belirlenen kâr payı oranının düştüğünü, haklı nedenle feshedilen sözleşme nedeniyle davacının cezai şart ve kâr kaybını talep edemeyeceğini, 5307 sayılı Kanun 7/1. maddesine göre bayilerin tek bir dağıtıcı ile sözleşme yapma zorunluluklarının olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlarına göre, kârlılık hesabı yapılırken sözleşmede açık bir hüküm olmamasına rağmen nakliye, fon vs. giderlerin fiyat artışına yansıtıldığı ve bu şekilde davacı tarafından yapılan hesaplamalar sonucu, sözleşmede oluşturulan kâr payı oranı %80 olarak gözükse de, nakliye ve maliyet unsurları hesaba katılmaksızın yapılan hesaplamada kâr payının %80’in altında kaldığı, karlılık dağılım hesaplamasında nakliye, işletme yönetim gideri başlığı altında bir payın düşülemeyeceği, bu durumun sözleşmenin haklı olarak feshedilmesi sebebi olacağı, bu nedenle davacının sözleşmeye dayalı ve haksız feshe dayalı olarak cezai şart ve kâr mahrumiyeti talep edemeyeceği, zira feshin haklı ve yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki LPG Otogaz İstasyonu Bayilik sözleşmesinden kaynaklanan, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle kâr mahrumiyeti ve cezai şart alacağı istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde, sözleşmenin 7. maddesinde; “Bu tarihten sonra LPG ‘nin Bayi 14.03.1998 tarih ve 23286 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca LPG ‘nin Tüpraş veya diğer rafineri şirketleri tarafından çıkış fiyatlarına yapılacak fiyat ayarlamaları, vergi ve fon artışları, nakliye fiyatlarındaki artışlar, artışın yapıldığı tarihteki fiyatlara aynı oranda yansıtılacaktır.” hükmü uyarınca taraflar arasındaki LPG satışına ilişkin fiyatın nasıl belirleneceği belirtilmiştir. Mahkemece öncelikle sözleşmenin 7. maddesi uyarınca davacı tarafından tespit edilen LPG ürün fiyatının bu madde hükmüne uygun yapılıp yapılmadığının ve yine bu madde hükmü uyarınca tespit edilen fiyat uyarınca bayi kâr oranının %80 olarak uygulanıp uygulanmadığının tespiti gerekmektedir. Ayrıca taraflar arasındaki ticari ilişkinin başladığı 18.09.2009 ve sona erdiği 13.08.2012 tarihleri arasında davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturalardaki kâr oranı dağılımının ve fiyat maliyetinin ne şekilde hesaplandığı, söz konusu faturaların davalı defterinde kayıtlı olup olmadığı, söz konusu faturalara göre sözleşmenin 7. maddesini talil edecek bir uygulamanın bulunup bulunmadığının taraf defterleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılması gerekirken yukarıda belirtilen hususlar hep birlikte değerlendirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.