Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/257 E. 2020/4031 K. 12.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/257
KARAR NO : 2020/4031
KARAR TARİHİ : 12.10.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10.05.2018 tarih ve 2016/857 E-2018/450 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 07.11.2019 tarih ve 2018/1535- 2019/1401 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıların kurucu ortağı olduğu Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A.Ş.’deki davalıların hisselerini 19.02.2016 tarihinde 2.900.000.-TL bedel ile satın aldığını, ancak 15.07.2016 tarihinde meydana gelen anayasal ve kamu düzenine karşı terör eylemleri nedeniyle şirkete ait okullara FETÖ örgütüyle ilgili olduğundan bahisle 27.07.2016 tarihinde el konulduğunu, dolayısıyla müvekkiline ayıplı mal satışı yapıldığını ileri sürerek, hisse devir sözleşmesinin feshi ile davalılara ödenen 2.400.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kalan 500.000.00 TL bedelli çekten dolayı kendisinin ve dava dışı diğer cirantaların borçlu olmadığının tespitine, bu talep kabul edilmediği taktirde bununla beraber toplam 2.900.000,00 TL devir bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların sözleşme ile ortak oldukları şirketin 670 sayılı KHK kararnamesinin 5/3 fıkrası ve 675 sayılı KHK 16/3 maddesi gereğince işlem gördüğü ve terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verildiği, dava açıldığı tarihte dava şartının bulunmadığı, dolayısıyla sözleşmenin geçerlilik şartları, ayıp iddiaları ve davalıların iddialarının dinlenemeyeceği, her ne kadar kısa kararda “davalı şirket” yazılmış ise de “davalıların şirketinin” olarak düzeltildiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraflar arasındaki hisse devrine konu Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A.Ş.’nin dosya kapsamında mevcut ticaret sicil kaydı incelendiğinde, 670 sayılı KHK ile sicil kaydının 24.08.2016 tarihinde re’sen terkin edildiği, davalılar dava tarihi itibariyle adı geçen şirketin sahibi(ortağı) konumunda değillerse de, işbu dava davalıların ortaklık hisselerinin devrinin geçersizliği iddiasına yani davalıların şirketteki sahiplik sıfatlarına dayalı olarak açılmış olup, dava tarihi de dikkate alındığında 03.10.2016 tarihli 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Dava ve Takip Usulü başlıklı 16.maddesi hükmü uyarınca işbu davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, dolayısıyla mahkemenin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi’nce verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12.10.2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davacı, dava dışı şirketteki davalıların paylarını 19.02.2016 tarihinde satın aldığını, ancak 15.07.2016 tarihinde meydana gelen terör eylemi nedeniyle bu şirkete ait okullara 27.07.2016 tarihinde el konulduğunu bildirerek ayıplı satış nedeniyle hisse devir sözleşmesinin feshi, davalılara hisse devri nedeniyle yapılan ödemenin tahsili, bu nedenle verilen çek nedeniyle menfi tespit talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi 670 sayılı KHK’nın 5/3 maddesi ve 675 sayılı KHK’nın 16/3 maddesi gereğince tarafların sözleşme ile ortak oldukları şirkete ait okulların devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilerek kapatıldığı ve şirketin de kaydının terkin edildiği, bu nedenle dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; Bölge Adliye Mahkemesince de her ne kadar davalılar, dava tarihi itibariyle hissedar değiller ise de işbu davanın davalıların ortaklık hisselerinin davacıya devrinin geçersizliği iddiasına dayalı olarak açıldığı gerekçesiyle istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalılar, Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A.Ş.’nin ortakları iken 19.02.2016 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince 26.02.2016 tarihinde noterde düzenlenen pay devri sözleşmesi ile hisselerini davacıya devretmişler, aynı tarihte yönetim kurulu devrin pay defterine kaydına karar vermiş; bundan sonra şirkete ait özel Fark İlkokulu ve Özel Fark Ortaokuluna 23.07.2016 tarihinde el konulmuş ve şirketin kaydı da 670 sayılı KHK hükümleri gereğince 24.08.2016 tarihinde terkin edilmiş; işbu dava 09.09.2016 tarihinde açılmış olup, bu hususlarda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, 670 sayılı KHK ile sicilden terkin edilen Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A.Ş’nin dava tarihi itibariyle hissedarı, davalılar ise davacıya hisselerini devreden eski hissedarlarıdır. Davacı, kendisine ayıplı mal satışı yapıldığı iddiasıyla gerçek kişi davalılardan ödediği bedelin istirdadını talep etmekte, davalılar ise okulların terör örgütünün güdümünde olduğunu bilmediklerini savunmaktadırlar.
670 sayılı KHK’nın 5/1 maddesi gereğince dava dışı Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A.Ş’ye ait bulunan ilk ve ortaokul 23.07.2016 tarihinde el konularak kapatılmış; aynı maddenin 3. fıkrası gereğincede bu okulların bağlı olduğu dava dışı Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A.Ş’nin ticaret sicil kaydı 24.08.2016 tarihinde terkin edilmiştir.
675 sayılı KHK’nın ‘Dava ve Takip Usulü’ başlıklı 16. maddesinin 1. fıkrası ile 17.08.2016 tarihinden önce, 3. fıkrası ile de bu tarihten sonra kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek ve tüzel kişiler aleyhine açılan davalarda dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir.
Dosya içinde bulunan Bakırköy Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün cevabi yazısı ekindeki bilgi ve belgelere göre kapatılan okullar, dava dışı Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A.Ş’ye, okul binası ve arsa ise yine dava dışı Hatice Şener’e ait olup, …tarafından bu yer şirkete kiraya verilmiştir. Davalılar, kapatılan okulların sahibi değildir. Gerek okulların kapatıldığı tarihte gerekse de şirketin sicil kaydının terkin edildiği tarihte kapatılan şirketin hissedarı dahi değildirler.
Bu durumda, gerek yerel mahkeme gerekse Bölge Adliye Mahkemesince bu şekilde kabul edilmiş olmasına rağmen dava şartı yokluğundan davanın reddedilmesi hatalı değerlendirmeye dayalı olmakla, davanın esastan incelenerek bir karar verilmesi görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.

KARŞI OY

Somut uyuşmazlıkta, davacının davalıların ortak oldukları Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A.Ş.’deki hisselerini, 19.02.2016 tarihinde aldığı, şirketin sahibi bulunduğu okullara, Fetö Terör Örgütüyle iltisaklı olduğu gerekçesiyle 27.07.2016 tarihinde el konulduğu, davacıya ayıplı mal satışı yapıldığı iddiasıyla hisse devir sözleşmesinin iptali, davalılara ödenen satış bedelinin istirdadı ve ödenmeyen çek nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmış.
İlk derece mahkemesince 675 sayılı KHK 16/3 maddesi yollamasıyla 670 sayılı KHK 5 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş.
Davacıların istinaf başvurularının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince reddi üzerine bu kez davacı vekilince istinaf mahkemesi kararı temyiz edilmiş.
Sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda davacının temyiz istemi reddedilerek istinaf mahkemesi kararı onanmıştır.
Davacının temyiz isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
675 sayılı KHK 16/3 maddesinde, 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma yada re’sen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17.08.2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verileceği düzenlenmiştir.
Davacının, davalılardan hisselerini satın aldığı Özel Fark Koleji Eğitim Kurumları A. Ş. , Özel Fark İlkokulu ve Özel Fark Ortaokulu’nun sahibi olup, adı geçen okullar, Fetö Terör Örgütü ile iltisakı nedeniyle 667 sayılı KHK hükümleri gereğince Maliye Hazinesine devredilerek Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsis edilmiş, 670 sayılı KHK hükümleri gereğince de okulların sahibi tüzel kişi, Özel Fark Koleji Eğtiim Kurumları A.Ş. 24.08.2016 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilmiştir.
Dava 09.09.2016 tarihinde gerçek kişi davalılara husumet yönetilmek suretiyle açılmıştır.
675 sayılı KHK 16/3 maddesinde açıkca ifade edildiği gibi Fetö Terör Örgütüyle iltisaklı okulların sahibi tüzel kişi, gerçek kişi veya kapatılma ve re’sen terkin halinde Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhinde dava açılması durumunda, KHK 16/3 maddesi hükümleri uygulanacaktır.
Oysa gerçek kişi davalılar, okulların sahibi terkin edilen şirketin ortakları olup, şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olması nedeniyle davalıların okul sahipliğinden söz edilmesi mümkün değildir.
Davalılar KHK 16/3 maddesinde sayılan, okulların sahibi tüzel kişi veya gerçek kişi kapsamında bulunmadıklarından davada 675 sayılı KHK 16/3 maddesi hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekirken 675 sayılı KHK 16/3 maddesi hükmünün hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.