Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/2518 E. 2020/4636 K. 02.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2518
KARAR NO : 2020/4636
KARAR TARİHİ : 02.11.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 02.05.2017 tarih ve 2016/494-2017/284 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının, davalı bankanın Afyonkarahisar Şubesinden zirai kredi çektiğini, bu kredi borcunu 6111 sayılı Kanun’un getirdiği imkanlardan faydalanmak amacıyla 2011 yılında yapılandırma için davalı bankaya başvurduğunu, yapılandırma kapsamında taksitleri ödediğini ancak davalı banka tarafından icra takiplerine başlandığını belirterek bu takipler nedeniyle davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında 16.10.2006 tarihinde tarımsal kredi sözleşmesinin imzalandığı, daha sonra 6111 sayılı Yasa kapsamında borcun yeniden yapılandırıldığı, davacının 46.240,18 TL borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Afyonkarahisar 5. İcra Müdürlüğü’nün 2011/459, 6.İcra Müdürlüğü’nün 2013/4464 ve 2013/4472 Esas sayılı takip dosyalarına esas teşkil eden davalı bankadan davacının çektiği zirai kredi ve bu kredinin 6111 sayılı Kanuna göre yapılandırılmasından dolayı davalı bankaya 46.240,18 TL borcu bulunduğunun tespitine karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2015/13682 esas 2016/2761 karar sayılı 22/02/2016 tarihli ilamı ile “Dava İİK’nın 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece yapılacak yargılama sonucu davacının icra takibinde borçlu olmadığı miktar belirtilerek menfi tespit hükmü kurulması gerekirken olumlu tespit yönünde karar verilmiş olması doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında düzenlenen 08.09.2008 tarihli yeniden yapılandırma anlaşmasının 6111 sayılı Kanun’un 17.maddesine göre anlaşma tarihinde davacının, davalı bankaya 46.240,18 TL borçlu olduğu, söz konusu anlaşmanın 6111 sayılı Kanun’a uygun düzenlenmediğinden davacının anlaşmaya aykırı hareket ettiğinden söz edilemeyeceği, davacı aleyhine yapılan her iki icra takibinin aynı borca ilişkin olduğu ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı bulunduğu, icra takip meblağının 66.892,63 TL olarak kabulü gerektiği, takip meblağından borçlu olduğu meblağın çıkarılması sonucunda davacının takip tarihindeki borçlu olmadığı meblağın 20.652,45 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.058,08 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 02.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.