Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/2359 E. 2021/3369 K. 06.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2359
KARAR NO : 2021/3369
KARAR TARİHİ : 06.04.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada …1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 07.06.2018 tarih ve 2017/9 E. – 2018/440 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.03.2020 tarih ve 2019/116 E. – 2020/385 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın …Şubesinde hesabının bulunduğunu, bankacılık işlemlerini …Şubesinde çalışan… ile gerçekleştirdiğini, 10.05.2016 tarihinde müvekkilinin…’yu aradığını, bir takım bilgiler verdiğini, daha sonra müvekkiline birkaç arkadaşı ile yapacağı bir iş için hesabından para kullanıp kullanamayacağını sorduğunu, faiz masraf ve tüm ödemelerini bir ay içinde yaparak kredinin kapatılacağını söylediğini, banka ile konumunun sarsılmaması için olumlu cevap verdiğini ve yararlanabileceğini söylediğini, …’nun 11.05.2016 tarihinde müvekkili adına 200.000.-TL BCH kredisi açtığını, krediyi imzasız dekontlardan kasadan bizzat kendisinin temin ettiğini, kredinin açılması ve paranın ödenmesi aşamasında müvekkilinin bankada olmadığını, bu işlemlerde müvekkilinin hiçbir dahlinin de bulunmadığını, her işlemde olduğu gibi boş dekontlara imza attırmak sureti ile birçok belgeye imza attırdığını, 30.06.2016 tarihinde 17.500,00 TL devre faizini yatırdığını, 13.07.2016 tarihinde bankaya gittiğinde…’nun bankada olmadığını ve bankadan ayrıldığını, aldığı krediyi de kapatmamasından dolayı zarara uğramasında davalı bankanın adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili banka yönünden husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, teftiş raporunda yer alan tespitlere göre davacının kullandırdığı krediden dolayı onayının bulunduğunu, dava dışı… ile davacı arasındaki şahsi borç ilişkisinin bankanın sorumluluğuna dayandırılamayacağını, TBK’nın 116.maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığını, oluşan zararın kendi kusurundan kaynaklandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı banka sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini çalışanı olan yardımcı kişi aracılığı ile yerine getirmesine rağmen, davacı ile dava dışı banka çalışanı arasında borç alacak ilişkisi bulunduğu, davacının zararının sebebinin davalı bankanın davacıya karşı üstlenmiş ediminden kaynaklı olmayıp, davacı ile dava dışı banka çalışanı… arasındaki özel hukuki ilişkiden kaynaklandığı, davacının uğradığını iddia ettiği zararı ile bankanın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü ifa etmesi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, davacının kendi rızası ile borç alacak ilişkisine girdiği, bu durumun davalı bankanın sorumluluğunu ortadan kaldırdığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacının davalı bankanın …Şubesinde bulunan hesabından dava dışı…’nun davacı adına 200.000,00 TL kredi açtığı ve kredi hesabından davacı adına para çektiği anlaşılmış ise de, davalı banka sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini çalışanı olan yardımcı kişi aracılığı ile yerine getirmesine rağmen, davacı ile dava dışı banka çalışanı arasında borç alacak ilişkisi bulunduğu, davacının zararının sebebinin davalı bankanın davacıya karşı üstlenmiş ediminden kaynaklı olmayıp, davacı ile dava dışı banka çalışanı… arasındaki özel hukuki ilişkiden kaynaklandığı, davacının uğradığını iddia ettiği zararı ile bankanın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü ifa etmesi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, davacının kendi rızası ile borç alacak ilişkisine girdiği, bu durumun davalı bankanın sorumluluğunu ortadan kaldırdığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06.04.2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.