Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/2322 E. 2021/3304 K. 05.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2322
KARAR NO : 2021/3304
KARAR TARİHİ : 05.04.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.10.2018 tarih ve 2017/267 E. – 2018/375 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.03.2020 tarih ve 2019/53 E. – 2020/336 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin TPMK nezdinde “bizim” esas unsurlu seri markaları olduğunu, davalıların, 09.01.2016 tarih ve 2016/01442 sayılı “ÜNAL-SERDAR BİZİM KASAP+şekil” ibaresini tescil ettirmek için TPMK’ya başvurduğunu, davacının “Bizim” esas unsurlu 2000/28699, 2002/34730, 2007/18416, 2008/19341, 2002/34731, 2002/34728, 2002/34729, 2010/61129, 2015/24697, 2016/38741 numaralı markalarına dayanarak davalı markasına yaptığı itirazın YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, başvuru ile davacı markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı olduğunu, “T/02“T/02499” nolu “bizim” markasının tanınmış olduğunu ileri sürerek, 2017-M-3704 sayılı YİDK kararının iptaline, davalının 2016/01442 sayılı marka başvurusunun tecsil edilmesi halinde, hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, başvuruda “ÜNAL-SERDAR” ibaresinin daha baskın olup, başvuru ve mesnet 2015/24697, 2016/38741 sayılı markalar arsındaki benzer unsur olan “bizim” ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalının “ÜNAL-SERDAR BİZİM KASAP+şekil” ibareli başvurusu ile davacının “BİZİM” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “ÜNAL-SERDAR BİZİM KASAP+şekil” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “BİZİM” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği mülga 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibas tehlikesi koşulunun oluşmadığı, başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın önceye dayalı kullanım ve ticaret unvanına bağlı hak iddiasının kanıtlanmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/3-5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki tanınmışlık iddiası açısından ise taraf marka işaretleri benzemediği gibi davalının marka başvurusunda davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hususlarının ispatlanmadığı, başvurunun davalı tarafça kötüniyetli yapıldığı da kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan incelemede; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 05.04.2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.