Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/2119 E. 2021/3078 K. 30.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2119
KARAR NO : 2021/3078
KARAR TARİHİ : 30.03.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 10.01.2020 tarih ve 2019/108-2020/18 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin Antalya Ulaşım Hizmetleri Petrol Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin 09.07.2013 tarihinde yapılan genel kurulunda iki yıl süreyle yönetim kurulu üyesi olarak yetkilendirilip görevlendirildiğini, 18.04.2014 tarihinde yapılan şirket genel kurulunda görev süresi dolmadan herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin yönetim kurulu üyeliğinin düşürüldüğünü, bu nedenle TTK’nın 364. maddesine dayanılarak davalı şirkete başvurulduğunu, müvekkilinin üyeliğinin bitiş tarihinin 09.07.2015 olduğunu, müvekkilinin bu tarihe kadar görevini tamamlamış olması halinde 47.100,00 TL geliri olacağını, davalı tarafın 28.04.2014 tarihli ihtarname ile yasal, tazminat haklarını kabul etmediklerini, icra takibine geçildiğini davalının 04/06/2014 tarihinde takibe itiraz ettiğini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız suretle yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötüniyetle yapılan itiraz nedeniyle davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirkette 09.07.2013 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararı ile 10 kişilik bir Yönetim Kurulu Heyetinin belirlendiği, 2013 Temmuz ayından itibaren 2 yıl süreyle her bir üye için aylık net 3000,00 TL huzur hakkı ödemesine karar verildiğini, yönetim kuruluna seçilen üyelerin şirkete yönetsel ve işletmesel anlamda bir katkı yahut katma değerlerinin olmadığı belirlendiğini ve ayrıca 10 kişilik yönetim kurulu üye sayısının fazla olduğu sonucuna ulaşıldığını, bu nedenlerle haksız, dayanaksız ve tüm hakları kullanımında gözetilmesi gereken iyiniyet kurallarından ari talepler içeren davacı yanın davasının reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya iddia, savunma, bilirkişi raporuna, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının azlinin haklı sebebe dayanmadığı, TTK’nın 364/2. maddesi uyarınca tazminat isteme hakkının bulunduğu, davacının tazminat olarak talep ettiği ücretinden indirilmesi gereken bir miktarın bulunmadığı, davacıya 01.04.2013 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandığı ve ödemenin yapıldığı görülmüş ise de davacının yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemde de bu ödemelerin yapıldığı ve ayrıca bu kazancın başka bir iş yaparak kazandığı yarar olmadığı dolayısıyla davacının azil tarihi olan genel kurul tarihi 08.07.2013’ten yönetim kurulu üyeliğinin bitim süresi olan 29.03.2014 tarihleri arasındaki döneme ait aylık 3.000,00 TL gelirden mahrum bırakıldığı gözetilerek 18.04.2014 tarihi ile 09.07.2015 tarihi arası 1 yıl 3 ay 21 günlük süreye ilişkin toplam 47.100,00 TL tazminat isteyebileceği hesaplanmış ve bu tutar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
(1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının redddine karar vermek gerekmiştir.
(2) Dava, süresi dolmadan görevden alınan yönetim kurulu üyesi davacının 6102 sayılı TTK’nın 364/2. maddesi kapsamında haksız azli nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüyle asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Ancak, alacak likid olmadığından İİK. 67. madde gereğince icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekirken davalı aleyhine bu yönde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte belirtilen nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 30.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.