Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/1973 E. 2021/5674 K. 23.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1973
KARAR NO : 2021/5674
KARAR TARİHİ : 23.09.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18.09.2018 gün ve 2017/1086 – 2018/907 sayılı kararı bozan Daire’nin 10.12.2019 gün ve 2019/1170 – 2019/8034 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan 03.11.2011 tarihinde işletme ihtiyaç kredisi kullandığını, kredinin ödenmesi sırasında başka bir alacaklının müvekkili hesabına haciz koyması nedeniyle banka yetkililerinin müvekkilini arayarak bir an önce krediyi kapatması gerektiği aksi halde icra yoluna başvuracaklarını ifade ettiklerini, bunun üzerine müvekkilinin krediyi tümüyle kapatmak zorunda kaldığını ve içerisinde bulunduğu zorunluluk nedeniyle kredi tutarı ile erken kapama komisyonu adı altında istenilen meblağı da ödediğini, ancak davalı banka tarafından erken kapama nedeniyle yapılan tahsilatın hiçbir yasal ve hukuki gerekçesi bulunmadığından müvekkiline iadesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 80.454,11 TL’nin avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile talebini 85.247,30 TL’ne yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından yapılan tahsilatın taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin 10/2 ve 36/6 maddelerine uygun olduğunu ayrıca, müvekkili ile diğer banka uygulamaları uyarınca kredinin erken kapatılması halinde komisyon alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce bozulmasına karar verilmiştir.
Bu kez davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 10,30 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 520,95 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 23.09.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, erken kapamadan dolayı davalı bankaca tahsil edilen ücretin istirdadına ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinin 36/6 maddesinde erken kapama halinde hangi oranda komisyon talep edilebileceği açıkça belirtilmiştir.
Dairemiz bozma kararında özetle; sözleşmenin matbu evrak şeklinde düzenlendiği ve oran hanesinin nokta, nokta şeklinde boş bırakılarak sonradan el yazısıyla doldurulduğundan bahisle tarafların parafını taşımayan bu işlemin geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Sayın çoğunluğun karar düzeltme aşamasında da benimsediği bu görüşe katılmak mümkün değildir. Zira HMK 207 deki “senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa inkar halinde göz önünde tutulamaz” şeklindeki düzenlemenin somut vakıayı ilgilendirir bir yönü bulunmamaktadır.
Sözleşme metnine bakıldığından ne bir çıkıntı, ne bir kazıntı ne de bir silinti mevcut değildir. Tüzel kişilerin kırtasiye giderlerini azaltmak ve zamanı ekonomik kullanmak açısından tip sözleşmelerin tekrar eder hükümlerini matbu hale getirmelerinde ( genel işlem şartlarını düzenleyen Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmediği dönemde ) herhangi bir sakınca bulunmamaktaydı.
Sözleşmenin önemli hususlarından oran hanesindeki boşluk el yazısıyla doldurulmuştur. Önceki metnin de el yazısı ile doldurulması halinde, ikinci yazının aynı kalemin eli ürünü olup olmadığı yönünde bir tartışma yaşanabilirdi. Ancak ilerde doldurulmak üzere nokta nokta şeklinde boş bırakılan bir evrakın matbu şekilde doldurulması mümkün olamayacağına göre el yazısıyla doldurulması kadar doğal bir şey olamaz.
Burada aksini iddia eden tarafa düşen sorumluluk, sonradan doldurulma olgusundan öte sözleşmeye aykırı doldurulduğunu ispatlamak olmalıydı.

Açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme talebinin kabulü gerektiği düşüncesiyle aksi yönde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyoruz.