Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/1730 E. 2021/1231 K. 15.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1730
KARAR NO : 2021/1231
KARAR TARİHİ : 15.02.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.06.2018 tarih ve 2016/629 E. – 2018/463 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 22.01.2020 tarih ve 2018/2254 E. – 2020/90 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; dava dışı Baranlar Elektrik İnş…Ltd.Şti tarafından 22.04.2002 tarihli sözleşmeler nedeniyle yapılması üstlenilen işlerin kesintiye uğraması üzerine davacının istihkakından kesinti yapıldığı iddiasıyla 279.943.151.781 eski TL alacağın tahsili talebiyle Beyoğlu 1. Asliye Ticaret Mahkemesine açılan davada mahkemece 23.06.2003 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne, toplam 138.588,89 TL’nin tahsiline karar verildiği, mahkeme ilamının onanarak kesinleştiğini, ilamın Şişli 4.İcra Müdürlüğü’nün 2008/4818 sayılı dosyasında takibe konulduğunu, 252.854,11 TL’nin 05.03.2008 bakiye 35.836,15 TL’nin ise 13.03.2008 tarihinde ödendiğini, anılan mahkemenin kararına konu olay dağıtım sisteminin işletilmesi ile ilgili olduğunu, taraflar arasındaki 24.07.2006 tarihli İHDS öncesi dönemde gerçekleştiğini, İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince sorumluluğun davalıya ait olduğunu ileri sürerek müvekkili tarafından ödenen 263.496,11 TL’nin 05.03.2008 tarihinden, 35.836,15 TL’nin 13.03.2008 tarihinden, ayrıca 5.286,80 TL onama harcının 20.02.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak, rücu davasına konu mahkeme kararında bahsi geçen alacak türünün TEDAŞ’a bırakılan alacaklardan olmadığını, davacının taleplerinin İHDS ve hisse devir sözleşmelerine aykırı olduğunu, somut olayda 3. kişinin zararından söz edilemeyeceğini, davacı tarafın faiz ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep hakkının olmadığını, devre esas bilançolarda geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak TEDAŞ’tan herhangi bir talepte bulunamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava dışı Baranlar Elektrik İnş…Ltd.Şti tarafından 22.04.2002 tarihli sözleşmeler nedeniyle yapılması üstlenilen işlerin kesintiye uğraması üzerine davacının istihkakından kesinti yapıldığı iddiasıyla 279.943.151.781,00 eski TL alacağın tahsili talebiyle Beyoğlu 1. Asliye Ticaret Mahkemesine açılan davada mahkemece 23.06.2003 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne, toplam 138.588,89 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, mahkeme ilamının onanarak kesinleştiği, ilamın Şişli 4.İcra Müdürlüğünün 2008/4818 sayılı dosyasında takibe konulduğu, davacı tarafça takip alacaklısına 05.03.2008 tarihinde 252.854,11 TL, 13.03.2008 tarihinde 35.836,15 TL ödendiği, sözleşme hükümlerine göre davanın ihbar zorunluluğu bulunmadığından tarafların kabulünde olan İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının 07.03.2008 tarihli ödeme nedeniyle 263.496,11 TL, 18.03.2008 tarihli ödeme nedeniyle 31.546,73 TL olmak üzere toplam 295.042,84 TL ödediği tutarı ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği, davacı tarafça talep edilen onama harcı tutarının davacının icra takibinde ödediği toplam 295.042,84-TL’nin içerisinde olduğundan rücuen tahsilinin talep edilemeyeceği, sözleşmeden kaynaklanan alacak 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan davalı tarafın zamanaşımı itrazının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 295.042,84 TL’nin 263.496,11 TL’sine 07.03.2008 tarihinden itibaren, kalan 31.546,73 TL’sine 18.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı vekilinin istinaf başvurusunun; rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması ve İHDS’den önce davanın açılmasından ötürü açılan davadan davalı şirketin haberdar olması nedeniyle sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı şirketin icra takip dosyasına 07.03.2008 tarihinde 252.854,11 TL, 18.03.2008 tarihinde ise 35.836,15 TL olmak üzere toplam 288.690,26 TL yatırdığı, davada davacı şirketin ancak icra takip dosyasına yatırdığı bedeli İHDS’nin 7.1, 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalıdan talep hakkı bulunduğundan açılan davanın 288.690,26 TL üzerinden kabulü yerine ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, 288.690,26 TL’nin 252.854,11 TL’sine 07.03.2008 tarihinden, 35.836,15 TL’sine ise 18.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 14.518,29 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15.02.2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiyedeki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı TEDAŞ’a ait olmakla birlikte, TEDAŞ’tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
TEDAŞ tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı şirket, tüm hisseleri davalı TEDAŞ’a ait olmak üzere 28/05/2013 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı Beda Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri devredilerek 28/05/2013 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir.
Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 28/05/2013 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce yapılmıştır.
Özelleştirme aşamasında Boğaziçi EDAŞ tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle Boğaziçi EDAŞ’ın özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı TEDAŞ’tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
Keza, 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” …… şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı …..” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan 28/05/2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve TEDAŞ’ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 28/05/2013 tarihi öncesi yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı TEDAŞ’tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise, 28/05/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 28/05/2016 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen dava konusu ödemeden dolayı, 28/05/2013 sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından dava reddedilmek üzere kararın bozulmasına karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.