YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1618
KARAR NO : 2021/2285
KARAR TARİHİ : 10.03.2021
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20.03.2018 tarih ve 2015/317 E- 2018/65 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 24.01.2020 tarih ve 2018/1899 E- 2020/90 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye’nin süt ve süt ürünlerinin üretim ve satış faaliyetiyle iştigal eden öncü kuruluşlarından olduğunu, müvekkili adına tescilli özellikle “SÜTAŞ” markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin 2005/59223 sayılı “süzme”, 2009/41176 sayılı “sütaş süzme beyaz peynir şekil”, 2010/17591 sayılı “sütaş süzme”, 2010/17593 sayılı “sütaş süzme beyaz peynir” , 2010/42570 sayılı “sütaş süzme peynir”, 2013/16738 sayılı “sütaş süzme peynir taptaze yumuşacık lezzet”, markalarının sahibi olduğunu, davalı şirketin 2014/30759 sayılı “pınar süzme peynir” ibareli marka başvurusunun, müvekkilinin anılan markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve aynı mal ve hizmetleri kapsadığını, söz konusu marka başvurusuna karşı yapılan itirazın reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, “SÜZME” ibaresinin bir peynir çeşidi olmadığı gibi, peynir üretmek için kullanılan bir yöntem adı da olmadığını, dava konusu marka başvurusunun, müvekkili markaları ile iltibas oluşturacağını, müvekkilinin markasının ayırt ediciliğine ve itibarına zarar verebileceğini, davalı marka başvurusunun müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yararlanmayı amaçlayan, kötüniyetli bir başvuru olduğunu ileri sürerek, TPMK YİDK’nın 10.06.2015 tarihli ve 2015/M-4484 sayılı “PINAR SÜZME PEYNİR” ibaresinin marka olarak tescil edilmesi işlemlerine yönelik kararın iptaline, 2014/30759 başvuru numaralı “PINAR SÜZME PEYNİR” ibaresinin davanın devamı sırasında tescil edilmesi halinde tüm emtia/hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, dava konusu markalarda yer alan “süzme” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, markalar bütünsel olarak incelendiğinde iltibas ihtimalinin olmadığını, davacı yanın 556 sayılı KHK’nın m.8/4 kapsamındaki iddialarının haksız ve yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin sektörde tanınmış markalara sahip olduğunu, iptali istenen TPMK YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, markalarda yer alan “süzme” ve “süzme peynir” ibaresinin ürün adı niteliğinde, cins bildiren ibareler olduğunu, davacının belirttiği “ultrafiltrasyon” tekniğinin kelime anlamının da “süzmek” olduğunu, bizzat davacının kendisinin internet açıklamasında “sütaş süzme” ürününe ilişkin olarak “özel süzme tekniği (ultrafiltrasyon) ile üretilir” denildiğini, ortalama tüketici nezdinde de söz konusu ürünün peynir türü olarak algılandığını, “süzme peynir” ibareli birçok markanın tescilli olduğunu, davacının kötüniyet iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; süt ve süt ürünleri kapsamında kalan peynir ve yoğurt için süzme işlemi uygulandığı, bu işlem sonucunda üretilen ürünlerin ise süzme peynir ve süzme yoğurt olarak adlandırıldığı, dolayısıyla “süzme” ibaresinin 29.sınıftaki “süt ve süt ürünleri” kapsamında kalan peynir ve yoğurt ürünleri açısından bir elde etme yöntemi olduğu, söz konusu ibarenin özellikle “süt ve süt ürünlerinde” bu yöntemle elde edilmiş ürünlerin tasviri için kullanılan bir ibare olduğu, bu ibarenin 29. sınıfta süt ve süt ürünleri kapsamında kalan peynirler ve yoğurtlar için tescilli olmakla birlikte ayırt edici vasfının son derece zayıf bulunduğu, “süzme” ibaresinin 29.sınıf kapsamında kalan tüm mallar için zayıf karakterli olduğundan bahsedilemeyeceği, dava konusu başvurunun “PINAR SÜZME PEYNİR” şeklinde bir bütün olduğu gözönüne alındığında, “PINAR” ibaresinin bu noktada geri planda kalacağından bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tüketicinin markayı bir bütün olarak yorumlayacağı, dava konusu markanın bir bütün olarak incelenmesi durumunda ise taraflar arasında iktisadi ve idari bir bağ kurulma ihtimalinin çok düşük olduğu, davalı yanın marka tescil talebinin davacı markasına zarar verme veya marka itibarı ve tanınmışlığından haksız yarar sağlama amacıyla yapılmadığı, davalı yanın huzurdaki davaya konu olan eylemlerinin TMK’nın 2. maddesine aykırılık teşkil etmediği, “süzme” ibaresinin 29. sınıfta yer alan “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” emtiaları için zayıf karakterli olduğu, davalıya ait dava konusu marka başvurusunun, davacı tarafından itiraza ve hükümsüzlüğe gerekçe olarak gösterilen “süzme” ibareli markalarla 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasa neden olacak bir benzerlik teşkil etmediği, 2015/M-4484 sayılı TPMK YİDK kararının iptali ile 2014/30759 sayılı dava konusu markanın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı ve davalı yanın başvurusunun kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesinde; “Süzme” ibaresinin süt ve süt ürünlerinde bu yöntemle elde edilmiş ürünlerin tasviri için kullanılan vasıf bildirici bir ibare olduğu, “Süzme” ibaresinin 29.sınıf kapsamında bulunan süt ve süt ürünleri için tescilli olmakla birlikte ayırt edicilik vasfının zayıf bulunduğu, taraf markalarının fonetik olarak karıştırılma ihtimalinin olmadığı, markalar arasında görsel anlamda da farklı unsurların mevcut bulunduğu, dava konusu başvurunun “PINAR SÜZME PEYNİR” şeklinde ve bir bütün olduğu ortalama düzeydeki tüketici kitlesinin markayı bir bütün olarak yorumlayacağı, taraflar arasında iktisadi idari bir bağ kurulması ihtimalinin çok düşük olduğu, davalı tarafın marka tescil talebinin davacı markasına zarar verme, tanınmışlığından haksız yarar sağlama amacıyla yapılmadığı, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasa neden olacak bir benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 10.03.2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.