Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/1573 E. 2021/1009 K. 09.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1573
KARAR NO : 2021/1009
KARAR TARİHİ : 09.02.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Sarıkaya Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 24.05.2018 tarih ve 2012/310 E. – 2018/206 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 22.01.2020 tarih ve 2018/1995 E. – 2020/91 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı …ler Makine Nakliye İnşaat Taah. Tar. Ürünleri Ltd. Şirketi’nin ortağı olduğunu, müvekkilinin babasının sağlığında Antalya ilinde yaşamaya başladığını, müvekkilinin hissedarı olduğu şirket ile alakalı kardeşleri …, …ve ……’ten bilgi almak istediğini ancak kendisine bilgi verilmediğini, diğer şirket ortakları olan kardeşleri …, …ve ……’in anneleri … …’in komada olduğu dönemlerde ve ölümünden sonra da şirket toplantılarına katılmış gibi gösterip sermaye artırımına gidildiğini ve müvekkilinin hisse oranının düşürüldüğünü, Sarıkaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/41 Esas sayılı dosyasında verilen bilirkişi raporu ile toplantılarda alınan kararların usulsüz olduğunun belirtildiğini, yapılan toplantılara müvekkilinin yazılı usule göre çağrılması gerekirken hiçbir toplantıya çağrılmadığını ileri sürerek alınan kararların hükümsüz olduklarının tespiti ile iptaline ve müvekkilinin hissesinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, açılan davanın mevcut şirket ortakları ile bir ilgisinin olmadığını, muris … …’in idare ettiği ve iptali istenen Genel Kurul Kararının alındığı toplantıda 4 kişinin ismi ve 3 kişinin imzasıyla (… …, … … ve … ) imzası ile karar alındığını, hissesi arttırılanın da … … olduğunu, … …’in hisselerinin mirasen mirasçılarına intikal ettiğini, davacının da bu sermaye artırımından yararlandığını, davacının sermayesinin elinden alınmadığını, sermaye artırımının 2006 yılında yapıldığını, davacının bugüne kadar bu konu ile ilgili ne murisin sağlığında ne de sonrasında herhangi bir itirazda bulunmadığını, dava açmadığını, …ve … …’in şirket ortağı yapılmasında davacının zararına olabilecek herhangi bir durumun bulunmadığını, şirketin mali müşavir ve mühendis unvanına sahip en az iki ortağın bulunması gerektiğini, devirlerin bu nedenle yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, alınan Genel Kurul Kararlarında ETTK 368 ve 370. maddelerinde gösterilen usule uyulmamış olması, murisin ölümüne rağmen toplantılara katılmış gibi gösterilmiş olması, oybirliği olmamasına rağmen kararların oybirliği ile alınmış gibi gösterilmiş olması alınan Genel Kurul Kararlarını yoklukla malul kıldığı, yoklukla malul olan işlemlerin her zaman geçersiz olduğu yönünde dava açılabileceği kabul edilse de, bu işlemlerin geçersizliğinin hakkın kötüye kullanılacak şekilde süresiz olarak dava açılabileceği yönünde değerlendirme yapılmaması gerektiği, Dairemizin 2016/12761 Esas 2018/1791 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere Genel Kurul Kararının yokluğunun tespiti hususunda dürüstlük kurallarına aykırı düşmedikçe dava açılması gerektiği, yokluk gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz kalıp dava açmayan ilgililer yönünden TMK’nın 2. maddesi uyarınca dava açma hakkının düşüp düşmediğinin de değerlendirilmesi gerektiği, 6762 sayılı ETTK’nın 37, 38 ve 39. maddelerine göre kimse ticaret sicil kayıtlarını ve gazetede yayınlanan hususları bilmediğini ileri süremeyeceği, bu nedenle davacının yoklukla geçersizliğini talep ettiği 2004, 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait Genel Kurul Kararlarını dava açmadan önce bilmediği hususunun dikkate alınamayacağı dava tarihi ile geçersizliği talep edilen Genel Kurul Kararlarının tarihleri ile aradan geçen uzun süre dikkate alındığında davacının TMK’nın 2. maddesi uyarınca dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı …ler Makine Nakliye İnşaat Taah. Tar. Ürünleri Ltd. Şirketi’nin karar defteri ve bilirkişi heyetinden alınan raporda da belirtildiği üzere, sermaye artırımı, şirketin ana sözleşme değişikliği, hisse devri ve temsil yetkisine ilişkin yapılan 2004, 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait Genel Kurullarına davacının katılmadığı, davaya konu genel kurullara davacının davet edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi belgenin davalı şirketçe dosyaya sunulmadığı, yapılan genel kurulların çağrısız Genel Kurul olduğu, bu genel kurullarda bütün ortaklar katılmadığı halde davacının Genel Kurullara katılmış gibi gösterildiği, ancak imzasının bulunmadığı gibi şirket ortaklarından … …’in 17/07/2004 tarihinde vefat etmiş olmasına rağmen 2005 yılı ve sonraki genel kurullara asaleten katılmış gösterildiği, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere Eski TTK’nın 368 ve 370. maddeleri gereğince davaya konu Genel Kurulların belirtilen usule uygun şekilde yapılmamış oluşu, şirket ortaklarından … …’in toplantıların yapıldığı tarihten önce ölmüş olmasına rağmen toplantılara asaleten katılmış gibi gösterilerek yerine imza atılması, Genel Kurullarda oybirliği olmamasına rağmen kararların oybirliği ile alınmış gibi gösterilmiş olması nedeniyle söz konusu Genel Kurul Toplantılarında alınan kararlar yok hükmünde ise de davaya konu Genel Kurulların Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği gibi davacı yanın, dava açılmadan yaklaşık 2 yıl önce, davalı şirketin muris … … döneminden başlayarak yapılan tüm sermaye artırımları ve toplantılarda alınan kararların hukuken geçerli olmadığı, şirket ortaklarından … …’in ölmüş olmasına rağmen toplantıya katılmış gibi gösterilerek imzasının alındığı, ölümünden çok sonra sermaye artırımı yapıldığı ve davacının hisse oranlarının düşürüldüğü, sermaye artırımından sonra muris … … tarafından taraflarına hisse devri yapıldığı, yapılan hisse devirlerininde hukuken geçerli olmadığı İstanbul 17. Noterliğinden 26/11/2010 tarihinde 4007 yevmiye numara ile çekilen ihtarname ile açıkça belirtildiği, bu nedenle davacının davaya konu genel kurullardan dava açmadan uzun bir süre önce haberi olduğu halde dava açmayarak sessiz kaldığı anlaşıldığından TMK’nın 2. maddesi gereğince artık davalı şirketin davaya konu Genel Kurullarının yokluk olduğunun tespiti isteminin iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı şirketin 2004, 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait Genel Kurul Kararlarının iptali istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince dava tarihi ile geçersizliği talep edilen Genel Kurul karar tarihleri arasında geçen uzun süre dikkate alınarak TMK’nın 2. maddesi uyarınca dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının istinaf istemi ise esastan reddedilmiştir. Genel Kurulların yapıldığı tarihler itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı ETTK 370. maddesinde çagrısız Genel Kurul Toplantılarında tüm ortakların hazır bulunması ve kararların anılan yasa maddesine uygun nisaplarla alınması gerektiği düzenlenmiştir. Davalı şirket davaya konu genel kurulların usulune uygun olarak ortakların katılımıyla alındığını savunmuş ise de; dosya içerisindeki belge ve toplantı tutanaklarından şirket ortaklarından davacının annesinin vefat ettiği, vefat eden davacının annesinin yerine 2004 yılı sonrasındaki toplantılarda sahte imza atılarak genel kurul toplantı tutanakları düzenlendiği, asliye ceza mahkemesince özel belgede sahtecilik suçundan davalı şirket ortağı …… hakkında cezaya hükmolunduğu anlaşılmış, ayrıca davacıya da usulune uygun olarak çağrının yapıldığı halde toplantıya katılmadığı yönünde herhangi bir kanıtta sunulmamıştır.
Diğer taraftan davacının dava konusu Genel Kurul kararlarından sonra ortaklık ilişkisi kapsamında kendisinin iyinetini ortadan kaldıracak nitelikte şirketle ortaklık ilişkisi bakımından herhangi bir irtibatı, kâr payı alması, yönetim kurulu kararlarında imzasının bulunması vb. işlemlere katıldığı da ispatlanamamıştır. Bu olgular dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin davacının uzun süre sessiz kalarak dava açmayıp dava tarihi itbariyle kötü niyetli olduğu yönündeki gerekçesi yerinde değildir. O halde mahkemece bu husus gözetilmeden davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.