Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/1144 E. 2020/5234 K. 19.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1144
KARAR NO : 2020/5234
KARAR TARİHİ : 19.11.2020

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17.12.2019 tarih ve 2019/380 E. – 2019/571 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “TST TAMER İSTANBUL İskele ve Kalıp Sistemleri Scaffolding&Formworks System” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin başvuruya, kendisine ait 156063, 2002/19654, 2004/41807, 2013/56139 sayılı ve “tst” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itiraz sonucunda, Markalar Dairesi Başkanlığınca başvurunun kısmen reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazın ise nihai olarak TPMK YİDK tarafından reddedildiğini, ancak taraf markaları arasında iltibasa sebebiyet verecek derecede benzerlik bulunmadığı gibi müvekkili adına tescilli 176869 ve 2012/103247 numaralı, “TST TMR Çelik Kalıp+Şekil” ve “TST Tamer Kalıp ve İskele Sistemleri” ibareli markaların da başvuruya konu marka bakımından müvekkiline lehine kazanılmış hak teşkil ettiğini ileri sürerek, davaya konu YİDK kararının iptalini istemiştir.
Davalı kurum vekili, kurum kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacının tescil talep ettiği 06-07-35 sınıflarında müvekkilinin markasının tescilli sınıfları olduğunu, davacının tescilini talep ettiği “tst” markası ile müvekkil tescilli “tst” markasının karakteristik olarak birbirine benzemekte olduğunu, her iki markanın da okunuşunun aynı olduğu ve kendi başına bir anlam ifade etmediğini, her iki markanın küçük harf ile yazılmakta olduğunu, farklı sınıflardaki markanın davacıya kazanılmış hak kazandırmayacağının açık olduğunu, davacının kötü niyetli olarak asli unsurlara tali unsurlar eklemek suretiyle oluşturduğu markaların tescilinin reddedilmesinin doğru olduğunu, davacı markasının tanınmış bir marka olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak, taraf markalarında yer alan “TST” ibaresinin, hem davacı ve hem de davalı markalarının ayırt edici unsuru olduğu, davacıya ait başvuru markasında ayrıca yer alan “TAMER” ibaresi markayı farklılaştıracak nitelikte olmadığı, bir markanın tek ve münhasıran ayırt edici nitelikte olan unsuruna, bir başka ayırt edici unsur eklenmesinin markayı ayırt edici kılmaya yetmeyeceği, taraf markaları arasında aynı/benzer emtialar yönünden karıştırılma ihtimalinin sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.