Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/1133 E. 2020/5023 K. 12.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1133
KARAR NO : 2020/5023
KARAR TARİHİ : 12.11.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27.03.2018 tarih ve 2017/281 E- 2018/253 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 19.12.2019 tarih ve 2018/1607 E- 2019/1616 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 1986 yılından beri kırtasiye alanında faaliyet gösteren Mikro Kırtasiye’nin sektörde herkesçe bilinen bir marka olduğunu, ofis ve kırtasiye malzemelerinde dünyanın önde gelen firmalarının distribütörlüğünün yanında mikro ürünlerinin de üretimini ve satışını yaptığını, markanın en temel fonksiyonunun bir kimse ya da ticari işletmenin ürettiği mal ve hizmetlerin diğer kimse ya da ticari işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması olduğunu, buna markanın ayırt edici fonksiyonu denilmekte olduğunu, bu fonksiyonun sağlanabilmesi amacıyla kanun koyucunun 6769 sayılı SMK’nın 9. maddesi ile tescil sahibine bir kullanma zorunluluğu getirdiğini belirterek, Türk Patent Enstitüsü nezdinde, davalı adına tescilli olan 2003 27513 tescil numaralı “mikrogold ” ibareli markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıldan daha uzun süredir kullanılmaması sebebiyle 6769 Sayılı SMK’nın 9.,26.,192. ve geçici 4. maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin Şanlıurfa’da Lider Kırtasiye unvanı ile onbeş yıldır kırtasiye sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, davacı yanca müvekkilin 05/10/2015 tarihinde kullanmak üzere bir başkasından devraldığı 2003/27513 sayılı “MİKROGOLD” ibareli markasının kullanılmadığı iddiasıyla açılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davaya konu markanın on dört yıldır TPMK nezdinde tescil edildiğini ve koruma altında olduğunu, müvekkilinin bu tescile güvenerek dava konusu markayı 05.10.2015 tarihinde devraldığını ve alır almaz kullanmaya başladığını, müvekkilinin dava konusu markayı yasanın aradığı şekilde ciddi bir biçimde kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile ilk defa getirilen kullanma külfetine bağlanan sonucun, ancak Kanun’unun yürürlüğe girmesinden itibaren 5 yıl sonra ortaya çıkacağı, yasanın yürürlük tarihi ve dava tarihi arasında geçen süre itirabiyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanun’un 9. maddesinde belirlenen 5 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kullanmama nedeniyle markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı adına tescilli olan 2003/27513 sayılı “MİKROGOLD” ibareli markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıldan daha uzun süredir kullanılmaması sebebiyle, 6769 Sayılı SMK’nın 9 ve 26. maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi talebinde bulunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Mülga 556 sayılı Marka KHK’da olduğu gibi, 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 9.maddesinde de bir markanın sahibi tarafından, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir sebep olmaksızın, tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmaması veya kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilmesi hali markanın iptali sebebi olarak kabul edilmiştir.
Kullanılmayan markanın iptalinin istenileceği mercii SMK’nın 25.maddesinde Türk Marka ve Patent Kurumu olarak gösterilmiş ise de, SMK’nın 192 ve geçici 4.maddeleri uyarınca, bu yetki 10.01.2024 tarihine kadar mahkemelerin görevine bırakılmıştır.
Dairemizin 14.06.2019 tarih ve 2019/1765-4421 sayılı kararında da değinildiği üzere kural olarak kanunlar ileriye etkili olarak sonuç doğurur ve geriye yürümez ise de, anayasal açıdan Kanun Koyucunun geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
SMK’nın 9.maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” şeklindeki düzenlemeden, Kanun Koyucunun, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bu nitelikte olan, yani kullanılmayan markaların iptaline karar verilebileceği esasını benimsediği anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla, söz konusu kanun maddesinin, kanun yürürlüğe girdikten beş yıl sonra uygulanmaya başlayacağına ilişkin SMK’da her hangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Öte yandan, SMK’nın TBMM tarafından kabul tarihinin ise 22.12.2016 ve Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017 olduğu, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın markanın kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının R.G.’de 06.01.2017 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, bu tarihten daha önceki bir tarih olan 22.12.2016 tarihinde ortaya çıktığı, bu nedenle Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde markanın kullanmama sebebiyle iptalini öngördüğünün kabulü gerekir. Diğer bir anlatımla, markanın iptali yönünden SMK’da düzenlenmemiş yürürlük tarihi konusunda, SMK’nın kabulünden hemen sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, AYM’nin kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğun, Kanun Koyucunun gerçek iradesi doğrultusunda doldurulması ve bu nedenle SMK’nın 9 ve 26.maddelerin geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerekir (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https: //dergipark. Org. Tr/download /article-file / 545172).
Somut olayda, iptali istenen markanın 21.12.2004 tarihinde tescil olunduğu, dava tarihinin 30.05.2017 olduğu ve davanın markanın tescilinin üzerinden beş yıl geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakta olup, yerel mahkemece, dava konusu markanın 6769 sayılı SMK’nın 9 ve 26.maddelerinde öngörüldüğü üzere, son beş yıl içinde Türkiye sınırları içerisinde ciddi surette kullanılıp kullanılmadığı hususunda işin esasına girilerek inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, eksik inceleme ve hatalı gerekçeye dayalı olarak davanın reddine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.