Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/7 E. 2019/7441 K. 25.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/7
KARAR NO : 2019/7441
KARAR TARİHİ : 25.11.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 12.06.2018 tarih ve 2016/548-2018/375 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 2001 yılında müvekkili şirketlerde çalışmaya başladığını, aynı zamanda davacı şirketlerde hissedar olduğunu, 06.04.2010 tarihinde ise şirketten hissesini devrederek ayrıldığını, davalının işten ayrılırken müşteri bilgilerini ve diğer bilgileri yanında götürdüğünü, müvekkili şirket ve yöneticisi hakkında incitici e-mailler attığını, çalıştığı döneme ait şirket sırlarını başka acentelere vererek menfaat sağladığını, davalının davacı şirkette müdür olarak çalıştığı dönemde şirketin sırları, poliçe ve portföyünün güvenlik altına alınması için şirket sözleşmesinde madde bulunduğunu, davalıya haksız rekabetine son vermesi için 2 ihtar çekildiğini, davalının davacı şirketlerin eski müşterilerine resen sigorta poliçesi düzenlediğini ileri sürerek her iki şirket için ayrı ayrı 2.000.- TL maddi ve 2.500.- TL manevi zarar ile şimdilik 2.000.- TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiş, birleşen davada da davacı vekili olarak, müvekkilinin davalı şirketlerde %35 pay sahibi olduğunu, 31.12.2009 tarihine kadar birikmiş 67.128,00 TL kâr payının olduğunu ileri sürerek şimdilik 30.000.- TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılanma sonucunda, asıl davada, davacı tarafça her ne kadar davalının işten ayrılırken müşteri bilgilerini ve diğer bilgileri yanında götürdüğü, şirket ve yöneticisi hakkında incitici e-mailler attığı, çalıştığı döneme ait şirket sırlarını başka acentelere vererek menfaat sağladığı ileri sürülmüş ise de, dosya kapsamındaki delillere göre bu hususun ispatlanamadığı, davalının tek eyleminin davacı şirketten ayrıldıktan sonra başka bir sigorta şirketinde çalışmaya başlaması olduğu, bu nedenle haksız rekabetin önlenmesi taleplerinin ile manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiği, davalının ortağı olduğu …Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti.’nin ana sözleşmenin 7. maddesinin, “Şirket ortakları, müdürleri ve ayrılan ortakları, şirketten ayrıldığı tarihten itibaren 15 yıl müddetle (başka şirket, şahıs, acentelik veya sigortacılıkla iştigal edilen başka işlerde) kurucu ortak, ortak, müdür, danışman, işçi olamaz, faaliyette bulunamaz” hükmünü haiz olduğu, davalının davacı …Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şirketi’nin ortağı ve müdürü iken ayrılıp dava dışı Ege Zirve Sigorta Aracılık Hizmetleri firmasında çalışmaya başladığının sabit olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda, bu sözleşme hükmü gereğince davalıdan tazminat talebinde bulunulamayacağı değerlendirilmiş ise de, bilirkişi kurulunun görüşüne katılmanın mümkün olmadığı, zira davacının ortağı olduğu …şirketinin ana sözleşme tadil tasarısının 7. maddesinin açık olduğu ve davalının bu sözleşme maddesi gereklerine aykırı hareket ettiğinin anlaşıldığı, buna göre bilirkişi kurulu ek raporunda belirtildiği üzere hakkaniyet gereği davalıdan 25.288,54 TL maddi tazminat talep edilebileceği, ancak davacı yanca 2.000,00 TL talep edildiği, davalının davacı Uşak Sigorta ve Aracılık Hizmetleri A.Ş’nin de ortağı olmaması nedeniyle adı geçen şirketin diğer davacı şirketin ana sözleşmesindeki bu hükme dayanarak maddi tazminat talep edemeyeceği, birleşen davanın kar payı alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, birleşen dosya davacısının davalı Uşak Sigorta ve Aracılık Hizmetleri A.Ş’de hissedar olmadığı bu nedenle adı geçen şirketten talep edebileceği bir kar payı alacağının bulunmadığı, davacının davalı …Sigorta Aracılık Hizmetleri firmasından talep edebileceği kar payının ise 1.449,14 TL olduğu gerekçesiyle, asıl davada, davacı Uşak Sigorta ve Aracılık Hizmetleri A.Ş tarafından davalı aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine, Davacı …Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından davalı aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile; 2.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacı şirketlerin haksız rekabetin önlenmesi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı Uşak Sigorta ve Aracılık Hizmetleri A.Ş.’nin 2.000,00 TL alacağının temerrüt tarihi olan 26/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davada, davalı Uşak Sigorta ve Aracılık Hizmetleri A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine, …Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın ise kısmen kabulü ile; 1.449,14 TL kâr payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalı tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-) HUMK’un 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2. maddesi hükmüne göre, miktar veya değeri 1.000,00 TL’yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir. Bu miktar, karar tarihi olan 12/06/2018 tarihi itibariyle 2.590,00 TL’dir. Mahkemece, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilerek, 1.449,14 TL’nin davalı …Ltd. Şti’den tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı her ne kadar davalı …Ltd. Şti vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuşsa da, mahkemece anılan davalı aleyhine hükmedilen miktarın yukarıda zikredilen Kanun hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. HUMK 432/4. madde ve fıkrası ile 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyizi kabil olmayan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceğinden davalı …Ltd. Şti. vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz isteminin miktar itibariyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Asıl davada davalı birleşen davada davacı … vekili tarafından birleşen davaya ilişkin olarak ileri sürülen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının davalı …Ltd. Şti.’de bulunan hisselerini tüm aktif ve pasifleriyle birlikte devrederek ortaklıktan ayrılmış olmasına ve davalı …Ltd. Şti. ortaklar kurulu tarafından kar payı dağıtılmasına ilişkin bir karar alınmamış olmasına göre, birleşen dosya davacısı … vekilinin birleşen davaya ilişkin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
3-) Asıl dava davacı şirketler vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı şirketler vekilinin asıl davaya ilişkin olarak ileri sürdüğü tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
-/-

4-) Asıl davada davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, asıl dava, limited şirket esas sözleşmesinde yer alan rekabet etmeme yasağına aykırılıktan kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Davacı …Ltd. Şti.’in esas sözleşmesinin 17. maddesiyle, şirket ortaklarının, ortaklıktan ayrıldıktan sonraki 15 yıl boyunca sigortacılıkla iştigal eden başka bir şirkette ortak, müdür, işçi vs. olamayacakları, bu yasağa aykırı davranan ortağın ise sözleşmede belirlenen tutarda cezai şart ödeyeceği düzenleme altına alınmıştır. Davalının, davacı şirket ortaklığından ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra sigortacılıkla iştigal eden başka bir şirkette işçi olarak çalışmaya başladığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, ana sözleşme hükmünün açık ve davalıyı bağlayıcı nitelikte olduğu, davalının esas sözleşme hükmüne aykırı hareket ettiği gerekçesiyle, 2.000,00 TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Mülga 6762 sayılı TTK’nın “Rekabet Yasağı” başlıklı 547. maddesi, “Müdür olan bir ortak, diğer ortakların muvafakati olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendi ve ne de başkası hesabına iş göremeyeceği gibi başka bir işletmeye mesuliyeti tahdidedilmemiş ortak, komanditer ortak veya limitet şirketin azası sıfatıyla iştirak dahi edemez. Bu yasak, mukaveleye konacak hükümle bütün ortaklara teşmil edilebilir.” hükmünü haizdir. 6102 sayılı TTK’nın 613/2. maddesiyle de, şirket sözleşmesiyle, ortakların şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda olduklarının öngörülebileceğini düzenleme altına almıştır. Anılan Yasa hükümlerine göre, şirket ortaklarının, esas sözleşmeye bu yönde konulacak bir hükümle, ortak oldukları süre boyunca şirketle rekabet etmekten men edilebilecekleri açıktır. Ancak gerek mülga 6762 sayılı Kanun da gerekse de 6102 sayılı TTK’da, ana sözleşmeye hükmüyle, şirket ortağına ortaklıktan sonrası için de rekabet etmeme yükümlülüğü getirebilmesine cevaz veren bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bunun yanında davalı kurucu ortaklar arasında da yer almamaktadır. Şirket ortağının esas sözleşmeye ortak olduğu süre boyunca uymakla yükümlü olduğu da gözetildiğinde, esas sözleşmeye bu şekilde konulan rekabet etmeme yasağının ortaklıktan ayrılan kişi bakımından bağlayıcı olmayacağı açıktır. Şirket ile ortağı arasında yapılacak ayrı ve bağımsız bir rekabat yasağı sözleşmesiyle, ortaklıktan ayrıldıktan sonraki dönem bakımından da rekabet etmeme yükümlülüğü öngörülebilecekse de, somut olayda, bu yönde bir sözleşme de bulunmamaktadır. Belirtilen nedenlerle mahkemece, söz konusu ana sözleşme hükmünün davalı bakımından bağlayıcı olmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, asıl davada verilen hükmün asıl dava davalısı … yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davalı …Ltd. Şti. vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz isteminin miktar bakımından reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı … vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile, birleşen davada verilen hükmün onanmasına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davacısı şirketlerin asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddine, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl dava davalısı … vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davada verilen hükmün davalı … yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen davaya yönelik-davacı … Tıknaz’dan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davaya yönelik-asıl davada davacı şirketlerden alınmasına, 25/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.