YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5347
KARAR NO : 2021/5520
KARAR TARİHİ : 15.09.2021
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.04.2019 tarih ve 2019/105 E. – 2019/322 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.09.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. Süheyla Yalçıntaş dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların murisi …’nun da aralarında bulunduğu yönetim kurulu üyelerinin usulsüz krediler nedeniyle banka zararına yol açtıkları iddiasına dayalı olarak zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkmesince, yapılan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davalıların murisi …’nun 05.04.2007 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçıları olarak davalılar … ve Ayşe İrem Maro’nun kaldığı, davalıların da TMK’nın 605. maddesi uyarınca terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddi talebiyle İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/285 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, mahkemece 2015/285 Esas, 2018/224 Karar ve 08.05.2018 tarih karar ile davanın kabulüne, muris …’nun terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verildiği, anılan nedenle davalıların murisin mirasını reddetmeleri sebebiyle davada pasif husumet ehliyetleri kalmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava; davacı banka yöneticilerinin usulsüz iş ve eylemleri sebebi ile davacı bankayı zarara uğrattıklarından bahisle açılan tazminat davası olup, davalı gerçek kişiler davacı banka yöneticilerinden olan …’nun mirasçılarıdır.
Mahkemece, davalılardan …’nun vefatı üzerine adı geçen davalı bakımından dosya tefrik edilerek mirasçıları aleyhinde davaya devam edilmiş ve yukarıda açıklanan gerekçe ile mirasçıların pasif husumet ehliyetleri olmadığı gerekçesi ile redddine karar verilmiştir.
Ancak, mahkemece hükme esas alınan İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 08.05.2018 tarih 2015/285 Esas 2018/224 Karar sayılı karar ile terekenin borca batık olduğu gerekçesi ile mirasın hükmen reddine karar verilmiş ise de karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/441 E. – 2021/1275 K. sayılı ilamı ile kaldırılmıştır. Bu durumda, mahkemece kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin hükme esas alınması doğru olmamıştır.
Ayrıca sırf yargılama sırasında ölen davalı … mirasçılarının sunduğu mirasın reddi kararına dayanılarak davanın reddine karar verilmesi Türk Medeni Kanunu’nun 612. maddesinde belirtilen usule de aykırıdır. Zira, ilgili madde hükmü gereğince en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi için yasal prosedürün uygulanıp uygulanmayacağının düşünülmesi, mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi sonuçlandırıldığı takdirde mirası reddeden davalı için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci ile davaya devam edilmesi gerekir. HGK’nun 03.07.2002 tarih E.15-572 K.577 sayılı kararında da açıklanan bu ilkelere değinilmiştir. (Aynı yönde bkz. 11. HD 23.09.2013 tarih ve 2015/6042-8196 sayılı Kararı) O halde yukarıda sözü edildiği gibi araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemini kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 15.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.