Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/5320 E. 2020/3076 K. 22.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5320
KARAR NO : 2020/3076
KARAR TARİHİ : 22.06.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/04/2018 tarih ve 2014/963 E- 2018/357 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 24/10/2019 tarih ve 2018/1509 E- 2019/1318 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin dava dışı Üçel Haddecilik San. ve Tic. A.Ş.’nin %49,5 oranında ortakları olduklarını, davalıların ise geri kalan ortaklar ve şirket yöneticileri olduklarını, bugüne kadar müvekkillerine kâr payı ödenmediğini, davalıların şirketi kötü yöneterek her geçen gün ciroyu düşürüp borçları artırdıklarını, buradan elde ettikleri kazançlarla şahsi menfaatleri için tasarruflarda bulunduklarını, stoklarda mal olmasına rağmen mal satışı yapılmadan stokların her sene eridiğini, şirket ait bir fabrikanın dava dışı şirkete muvazalı olarak düşük bir rakama kiralandığını, şirketin faaliyetinin kasten durdurulduğunu ve faaliyete başka bir şirket üzerinden devam edildiğini, tüm bu durum ve hareketlerin TTK 336.m. kapsamında değerlendirilebilecek hareketler olduğunu, davalıların bu şekilde müvekkillerini zarara uğrattıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 08.11.2017 tarihli ıslah dilekçesinde, muvazaa haksız fiiline dayanan kısmi eda davasının tam ıslahı ile terditli belirsiz alacak davası şeklinde değiştirildiğini belirterek bilirkişi incelemesi sonucunda davacı … adına hesaplanan 61.308,48 TL tazminatın, davacı … adına hesaplanan 61.308,48 TL tazminatın, davacı … adına hesaplanan 15.570,43 TL tazminatın, davacı … adına hesaplanan 46.711,28 TL tazminatın doğrudan sorumluluk nedeniyle muvazaa haksız fiilinin başlangıcı olan 2005 yılından itibaren avans faiziyle davacılara ödenmesine, bu talebin kabul edilmemesi halinde işbu tazminatların dolaylı sorumluluk nedeniyle dava dışı Üçel Haddecilik A.Ş.’ne ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın esastan reddi ile zamanaşımı def’i savunmasında bulunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davanın davalılar aleyhine doğrudan sorumluluk davası olarak açıldığı, ancak davacıların davalı yöneticilerin eylemleri sonucunda doğrudan zarar gördüklerini ispat edemedikleri, davacıların ileri sürdüğü iddiaların dolaylı zarar niteliğinde bulunduğu, davacı tarafça davanın tam ıslah edildiği ve dolaylı zararın talep edildiği, davalılar vekilinin ise yasal süresi içinde zamanaşımı definde bulunduğu, TTK. 309. maddesi uyarınca bu davanın sorumluların ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yılda zamanaşımına uğrayacağı, davacılar sorumluları bilmekte oldukları, zararı ise işbu davanın açıldığı tarihte öğrendikleri, bu durumda dolaylı zarara ilişkin davanın 08/02/2012 tarihine kadar açılması gerektiği, ancak tam ıslahın bu tarihten sonra yapıldığı, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dahi dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı karşı davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; dava konusu edilen zararın şirkete yönelik bir zarar olduğu, davacılar yönünden ise dolaylı zarar niteliğinde olduğu, davacıların, bu davada hükmedilecek tazminatın kendilerine değil, şirkete verilmesi yönünde talepte bulunmaları gerektiği, Ne var ki davacı taraf ıslah dilekçesinde ise zararın öncelikle doğrudan zarar olduğu kabul edilerek kendilerine, aksi halde dolaylı zarar olduğu kabul edilerek şirkete ödenmesini talep etmiş olup, davacı taraf doğrudan zarar iddiasını ispat edemediği, davacı tarafın zararı ve mesul olan kimseyi en geç işbu davanın açıldığı tarihte öğrendiği, kaldı ki zararı doğuran fiilin bitiş tarihi 2010 yılı olduğuna göre ıslah tarihi itibariyle beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 22/06/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.