Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/5178 E. 2021/5171 K. 17.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5178
KARAR NO : 2021/5171
KARAR TARİHİ : 17.06.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.09.2017 tarih ve 2015/124 E. – 2017/833 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.09.2019 tarih ve 2018/545 E. – 2019/1582 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.06.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. …. ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin deniz taşımacılığı yaptığını, davalı şirket ile 23.05.2014 tarihli navlun sözleşmesi akdettiğini, buna göre donatanı olduğu gemi ile Derince Limanından Cidde Limanına yükleme ve taşıma yapmak üzere, 28.05.2014 tarihinde Derince Limanına ulaştığını, yüklemeye hazır olduğunun bildirilmesine rağmen gemiye yük verilmediğini, bekleme süresi sonunda limandan ayrıldığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğinden tam navluna hak kazandığını, navlun alacağının tahsili için İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2014/17243 sayılı dosyası ile başlattığı takibe davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında gemi kiralama sözleşmesi bulunmadığını, 23.05.2014 tarihli BOOKİNG NOT (rezervasyon notu) olduğunu, daha sonra e-maillerle taşıma işleminin gerçekleşmeyeceğinin davacıya bildirildiğini, navlun sözleşmesinin icap ve kabul aşamasında kaldığını, davacının donatanı olduğu geminin 28/05/2014 tarihinde Derince Limanına gelmediği gibi, yüklemeye hazır olduğunu bildirir herhangi bir ihbarının da bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davanın navlun alacağına dayalı yapılan takibe itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasında yapılmış olan 23.05.2014 tarihli BOOKING NOTE’un bir yolculuk charterı sözleşmesi olduğu, tarafların karşılıklı iradesiyle taşıma sözleşmesinin oluştuğu ancak somut olayda taşımayı yapacak geminin taşıtanın yüklerini almak için Derince limanına gelmediği, limana gelmeksizin geminin İtalya’nın Venice limanından 24 Mayıs 2015 tarihinde ayrılarak 31 Mayıs 2014 tarihinde Mısır’ın Port Sait limanına gittiği, böylece sözleşmenin feshedilmesinden dolayı uğradığı bir zararın bulunmadığı gibi, yoksun kalınan kâra ilişkin delil ibraz edemediği, somut olayda davacının zararı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın ve icra inkar tazminat talebinin reddine karar vermiş; bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, gemi jurnal kayıtlarına göre 28.05.2014 tarihi ve sonrasında 07.06.2014 tarihine kadar geminin Marghera Limanı ile Sohar Limanı arasında başka bir limana uğramadığı, geminin herhangi bir yük almadığı, Booking Note ‘un rezervasyon anlaşması niteliği taşıdığı, taraflar arasında yapılan sözleşme ile yolculuk charter’ı sözleşmesinin yapıldığı, 27.05.2014 tarihinde kaptana iptal keyfiyetinin bildirildiği, TTK m. 1158/1 f.’ya göre anlaşmanın fesih edildiği, geminin rotasının dışına çıkmadığı, herhangi bir zaman kaybının bulunmadığı, TTK m. 1158/2’ye göre taşıtanın anlaşmayı fesih etmesinden dolayı davacının kazanç kaybının ve alacağının bulunmadığı ve bu durumda mahkemenin kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, yolculuk çarter sözleşmesinin feshi sebebiyle uğranılan kazanç kaybının tazmini için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında yapılan taşıma sözleşmesi uyarınca davacının Venedik Marghera Limanı’ndan ayrılıp yolculuğa devamı sırasında henüz yükü almadan taşıma sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiği sabittir. TTK 1158/2. maddesinde fesih tazminatı olarak, taşıyanın, sözleşmenin feshinden dolayı yoksun kalınan kazanç ve o zamana kadar doğmuş alacaklarını isteyebileceği, tereddüt halinde ise kararlaştırılan toplam navlunun yüzde otuzunun, yoksun kalınan kazanç sayılacağı, bu durum karşısında geminin normal rotası dışına çıkmaması, zaman açısından herhangi bir kaybının gerçekleşmemesi tek başına, yükü almayan taşıyanın zararı olmadığı ve dolayısı ile tazminat isteyemeyeceği anlamına gelmez. Ayrıca kazanç kaybının tam olarak hesaplanamaması durumunda ödenecek tazminatın nasıl belirleneceği de TTK m. 1158/2’de belirtilmektedir. Bunun yanında TTK 1158/2. maddesinin son cümlesinde feshedilen sözleşmenin ifası için gereken süre içinde taşıyanın yeni navlun sözleşmeleri yapmak suretiyle elde ettiği kazancın da tazminat tutarından indirileceği öngörülmektedir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde yukarıda belirlenen ilkeler doğrultusunda davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.