Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/5139 E. 2020/3073 K. 22.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5139
KARAR NO : 2020/3073
KARAR TARİHİ : 22.06.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/01/2018 tarih ve 2014/882 E- 2018/20 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 09/10/2019 tarih ve 2018/1037 E- 2019/1317 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 16/04/2007 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince Cezayir dahilinde müvekkilinin aracı acente olarak görev yaptığını, davalının Cezayir’den iş alması üzerine taraflar arasındaki sözleşmenin 16/04/2011 tarihine kadar uzatıldığını, Cezayir mevzuatındaki değişiklik nedeniyle Sistem Algerie’ nin kurulması üzerine taraflar arasında 05/05/2011 tarihinde ek sözleşme yapıldığını, Sistem Algerie üzerinden yapılacak işlerinde sözleşme kapsamına alındığını, sürenin 31/12/2012 tarihine kadar uzatıldığını, ancak davalının yazışmaları, belgeleri, ihaleye verilen teklifleri göndermediğini, temsili göz ardı ettiğini, işleri kendi bildiği gibi yönetmeye çalıştığını, komisyon ödemelerinde sorun çıkardığını, davalının kendi başına iş yapmaya çalışması nedeniyle müvekkilinin çok sayıda iş kaybına ve bu bağlamda komisyon kaybına uğradığını, GCB firmasının Mayıs 2011 tarihli ihalesinin yanlış teklif nedeniyle kaybedildiğini, GCB firmasının Ekim 2011 tarihli ihalesinde 40 nolu malzeme fiyatının eksik bırakılması nedeniyle ihalenin geçersiz kılındığını ve komisyon kaybına uğrandığını beyanla, davalının taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle uğranılan zarar olan tahsilatı yapılmamış komisyon alacağı, haksız fesih nedeniyle uğranılan kâr kaybı ve portföy tazminatına esas olmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 14/05/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebi 81.720,48 Euro komisyon alacağı 55.125,93 Euro portföy tazminatı olmak üzere 136.846,41 Euro olarak ıslah ettiklerini açıklamış, dava tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, 06/04/2016 tarihli dilekçesi ile; 115.658,40 Euro komisyon alacağı ve 55.125,93 Euro portföy tazminatı alacağı olmak üzere 170.784,33 Euro tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek temerrüt faizi ile tahsilini istediklerini bildirmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmeye ve ek sözleşmeye göre müvekkili şirketin borç ve yükümlülüğünün Cezayir’ de açılan ihale veya projelerin müvekkili şirket lehine sonuçlanması halinde hizmet komisyonu ödenmesi olduğunu, İnmar’ın bu bedeli hak edebilmesi için kendisine yüklenen borç ve edimleri eksiksiz yerine getirmesinin gerektiğini, şirketlerin ana sözleşmede yazılı işletme mevzuunun dışında faaliyette bulunamayacağının amir hüküm olduğunu, GCB firmasının açtığı ihalenin Cezayir resmi gazetesinde yer aldığını, davacı tarafından müvekkiline bildirilmediğini, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, edimlerini yerine getirmediğini, davacının ihlaleri müvekkiline bildirmediği gibi şartnameleri de almadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin aracı acentelik ilişkisi olup davacının davalı şirket lehine müşteri çevresi yaratmadığı ya da müşteri çevresini genişletmesinin söz konusu olmadığı, davacının aracılık ettiği sözleşmeler gereğince ücretini aldığı, bu aracılık gereğince ileriye dönük olarak davalıdan mahrum kaldığı portföy-denkleştirme tazminatı isteyemeyeceği, 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde aranan yasal koşullar gerçekleşmediğinden portföy-denkleştirme tazminatı isteminde bulunamayacağı, dava dilekçesinde TL üzerinden tazminat talebinde bulunulduğu, ardından bu talebin 14/01/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile Euro üzerinden talebe çevrildiği, Yargıtay 11 HD’nin 2012/12824 – 2013/10935 sayılı ilamında da açılandığı üzere ıslah yolu ile dahi talep edilen para birimi değiştirilemeyecek olduğu gerekçesiyle mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen 81.720,48 Euro karşılığı olan 221.207,868.- TL alacağının bulunduğu, davacının portföy tazminatı talebinin reddine, davacının muaccel komisyon alacağı ve mahrum kalınan kar kaybı için 81.720,48 Euro karşılığı 221.207,868.- TL üzerinden talebinin kabulüne dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde, davacının neticei talebini ilk dilekçe ile tamamen ıslah etmiş olduğu, davalının 07/03/2011 tarihli ihtarname ile İnmar firmasına sözleşmeler kapsamında edimini yerine getirmesini, getirmediği takdirde sözleşmenin feshedileceğini ihtar ettiği, davalının bu ihtar sonrasında 21/03/2012 tarihli ihtarname ile İnmar’ın edimini yerine getirmediği gerekçesiyle sözleşmeleri feshettiği, bilirkişi raporunda, davalının Cezayir’de Sistem Algerie firmasını kurduğu ve bu firmanın da Cezayir’de iş almasıyla yaşanan yetki karmaşasını çözmeyen davalının 2/3 kusurlu olduğu, ek raporda fesihte 3 aylık ihbar süresine uymadığı ve feshin haklı nedenlere dayanmadığı ifade edilmiş, bilirkişi raporundaki değerlendirmeler ve mahkemenin gerekçesi karşısında davalının fesihteki kusur durumunun mahkemece yerinde değerlendirildiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, 6762 sayılı Kanun’un 134. maddesine dayalı, haksız fesih nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun 134. maddesi, haklı bir sebep olmaksızın akdi fesheden tarafın başlanmış işlerin tamamlanmaması yüzünden diğer tarafın zararını tazmine mecbur kılmıştır.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında akdedilen 16.04.2007 ve 05.05.2011 tarihli sözleşmeler ile davacının, davalı şirketin Cezayir ülkesinde gireceği ihaleleri takip ederek davalıya bildireceği, ihale şartnamelerini davalıya göndereceği, davalının hazırlamış olduğu teklifleri ve teminat mektuplarını ihale kurumlarına sunacağı konusunda taraflar anlaşmış olup, davalı şirketçe, davacı acentesine gönderilen Bakırköy 40. Noterliğinin 07.03.2012 tarihli ihtarnamede; Cezayir ülkesinde acente tarafından takip edilmesi gereken ihalelerin takip edilmediği, şartnamelerin alınmadığı, sözleşme ile davacıya yüklenen edimlerin ihlali halinde sözleşmenin feshedileceği bildirilmiş olup, Bakırköy 40. Noterliğinin 21.03.2012 tarihli ihtarnamesi ile de, Naftal firmasının 27120 numaralı ihalesinin bildirilmediği ve ihale şartnamesinin davacı acente tarafından alınıp kendilerine gönderilmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiği bildirilmiştir. Dosya kapsamına göre; davalının acentecilik sözleşmesini feshine somut dayanak olarak ileri sürdüğü Naftal firmasının 27120 numaralı ihalesinin, davacı acente tarafından takip edilerek davalıya bildirildiği ve ihale şartnamesinin alındığını davacı tarafın ispat edemediği, bu sebeple davalının acentecilik sözleşmesini fesihte haklı olduğu anlaşılmış olup, bu durumda mahkemece, 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun 134. maddesi de gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.