Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/5076 E. 2020/3834 K. 05.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5076
KARAR NO : 2020/3834
KARAR TARİHİ : 05.10.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.10.2017 tarih ve 2015/394 E. – 2017/299 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 03.10.2019 tarih ve 2018/1472 E. – 2019/946 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 1980’li yıllardan bu yana, çerçevecilik faaliyeti ile iştigal ettiğini, 25 yılı aşkın bir süredir bütün ticari faaliyetlerini Türk Patent Enstitüsü nezdinde, içinde taşımacılık hizmetlerinin de yer aldığı 39. sınıf yönünden tescilli 2014/22048 sayılı “DENİZ” markası ve kendi tasarımı olan logo ile sürdürdüğünü, davalı şirketin müvekkilinin tescilli markası ile açıkça iltibas oluşturacak şekilde benzer “DENİZ NAKLİYAT” ibaresini, “www.deniznakliye.com.tr” adresli internet sitesinde ve araçlarının üzerinde, müvekkilinin tescilli “DENİZ+şekil” markasının logosu ile birebir aynı şekilde kullandığını, müvekkilinin bu hususta davalıya keşide ettiği 08.04.2015 tarihli ihtarnameden de bir sonuç alınamadığını ileri sürerek, davalının fiillerinin müvekkilinin 2014/22048 nolu tescil ile korunan marka hakkının ihlali ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, men’ine, ref’ine, hüküm özetinin ilanına, şimdilik 1.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi tazminatın reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin 1967 yılından bu yana aile mesleği olarak başladıkları nakliye alanında, 1996 yılından itibaren “Deniz Nakliye Gıda … Ltd. Şti.” olarak faaliyet gösteren köklü bir aile şirketi olduğunu, davacı ile faaliyet alanlarının aynı olmadığını, davacının çerçeve işi yaptığını, nakliyecilik işi ile uğraştığı izlenimi vererek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, davacının 39. sınıfta taşımacılık sektöründe bir faaliyetinin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, “DENİZ ÇERÇEVE” markasının 2014/22048 sayı ile “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetlerini (tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri dahil).” de kapsayacak şekilde 39 ve 40. sınıflar için davacı adına tescilli olduğu, davalı kullanımının da 39. sınıf içinde yer alan “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri”nde gerçekleştiği, davalının dava konusu markayı logolu şekilde kullanımının 2013 yılı Aralık ayında başladığı, davacının logolu marka tescilinin 17/03/2014 tarihli olup, tescil başvuru tarihinin, davalının logolu kullanıma başladığı Aralık 2013’ten sonra olduğu, bu durumda davalının kullanımlarının tescilli markaya tecavüzünden söz edilemeyeceği, ancak davacının logolu olarak tescilsiz kullanımlarının 1990 yılından itibaren başladığı ve devam ettiği, davalının ise 2013 yılı sonundan itibaren logolu kullanıma başladığı, sunulan faturalara göre yapılan incelemede, davalı kullanımlarının fatura ve internet sitesinde, davacının fiili kullanımlarına haksız rekabet yarattığı, TTK.’nın 56. maddesine göre de tazminat şartlarının oluştuğu, ancak davacı tarafından zararın ispat edilemediği, 556 sayılı KHK’nın 62/1-b ve TTK’nın 58/1-e maddeleri uyarınca, bir tür haksız eylem niteliği taşıyan davalının haksız rekabet eylemi sonucunda, davacı marka sahibinin piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zararlar ile uzun süren çabalarla yaratılan marka imajının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile tescilli markaya dayalı tecavüzün giderilmesi talebinin, tescilli markaya tecavüz şartları oluşmadığından reddine, davalının logolu şekilde “DENİZ” ibaresini kullanımının, davacının tescilsiz kullanımına haksız rekabet yarattığının tespiti ile haksız rekabetin men ve ref’ine, engellenmesine, logolu şekilde ticari amaçlı kullanıldığı her yerden silinmesine, silinmesi mümkün olmayanların imhasına, 1.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, davacı vekilinin ise istinaf başvurusunun ise, davalının Aralık 2013 tarihinden başlayıp, işbu dava tarihine kadar devam eden logolu “Deniz” ibaresini markasal kullanımının, davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalının logolu şekilde “deniz” ibaresini kullanımının, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine ve marka hakkına tecavüzün men’ine ve refine, davalının davacının kullanımı ile aynı olan logolu şekilde “deniz” ibaresini kullanımının engellenmesine, logolu şekilde ticari amaçlı kullanıldığı her yerden silinmesine, silinmesi mümkün olmayanların imhasına, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin kabulü ile 1.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve markalar arasında şekil unsuru yönünden benzerlik bulunmasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 92,22 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 05.10.2020tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.