Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/4917 E. 2020/3217 K. 25.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4917
KARAR NO : 2020/3217
KARAR TARİHİ : 25.06.2020

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 23/05/2019 tarih ve 2019/25-2019/248 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin ayrı ayrı davalılar vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra
dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin seramik ve vitrifiye üretimi, pazarlama ve satışı alanlarında faaliyet gösterdiğini, 2013/06155-1 numarası ile davalı TPMK’ya Abdest Lavabosu (Albatros) adlı ürün tasarımı için tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun Tasarım Bülteni’nde ilanı üzerine, diğer davalı şirketin itirazda bulunduğunu, itirazın kabulüne karar verildiğini, oysa müvekkilinin tasarım başvurusu ile redde mesnet tasarımın genel izlenim itibariyle belirgin farklılıklar içerdiğini, farklı bir tasarım olduğunu, yeni ve ayırt edici özgün niteliğe sahip olduğunu, müvekkili firmanın tasarımının taklit olmadığını, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan YİDK kararının iptaline ve tasarım başvurularının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, başvuru ile itiraza gerekçe gösterilen tasarımların görsel açıdan benzer özellikleri olduğunu, bilgilenmiş kullanıcı gözüyle bakıldığında da aralarında genel izlenim itibariyle belirgin biçimde farklılığın bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin ana iştigal konusu itibariyle 1950’li yıllardan beri banyo malzemeleri üretmekte olduğunu, davacının Abdest Lavabosu tasarımının müvekkili şirketin Türk Patent Enstitüsü nezdinde 2009 yılında tescil edilmiş bulunan Familiy Lavabo’dan farklı, yeni, ayırt edici ve özgün niteliğe sahip bir ürün olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bozmadan sonra alınıp benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; itiraza konu her iki ürün için de geçerli olmak üzere ürünlerin ön görünüşüne yansıyan yanal çizginin, yine ön görünüşe yansıyan ürün derinliğinin, lavabo gözleri yapısının ve sifon yerleşiminin farklı olduğu ve söz konusu farklılıkların ayırt ediciliği sağlayacak düzeyde oldukları, dolayısıyla itiraza konu her iki ürün karşısında davacıya ait ve iptal edilen tescilli tasarımın bilgilenmiş kullanıcı gözünde genel izlenim itibariyle farklı tasarımlar oldukları gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Dava, tasarım başvurusunun 554 sayılı KHK’nın 5, 6 ve 7. maddeleri uyarınca reddine dair TMPK YİDK kararın iptali ve tasarımın tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak bilirkişi raporu alınmış, davalı şirkete ait itiraza gerekçe gösterilen tasarımlar ile davacıya ait tasarımın bilgilenmiş kullanıcı gözünde genel izlenim itibariyle farklı tasarımlar oldukları gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporunda, lavabo tasarımlarında seçenek özgürlüğünün çok geniş olduğu, davacı başvurusuna konu tasarımın, geniş seçenek özgürlüğüne rağmen, davalı adına önceden tescilli “Z” şeklindeki çiftli lavabo tasarımlarına oldukça benzediği, mevcut farklılıkların ise bilgilenmiş kullanıcı nazarında ayırt ediciliği sağlamayan küçük detaylara ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında mahkemece davanın reddi yerine hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.