Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/4582 E. 2021/4225 K. 29.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4582
KARAR NO : 2021/4225
KARAR TARİHİ : 29.04.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 12.04.2019 tarih ve 2015/33-2019/258 sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ise de 27.04.2021 tarihinde davacı vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçesi de dikkate alınarak dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 27.04.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tasfiyesini talep ettiği şirketteki payının %34 olduğunu, şirketin kazanç sağlama amacını yerine getiremediğini, hesap ve bilançolarının hileli olduğunu, resmi kayıt ve defterlerinde yanıltıcı ve hileli olduğunu, diğer ortakların ve özellikle …’nin davranışlarının şirket faaliyetlerine sekte vuracak ve ızrar edecek, karşılıklı güveni ortadan kaldıracak nitelikte olduğunu, ayrıca davalı ortakların DK Petrol Ürünleri Taşımacılık Oto… Ltd. Şti. adında bir başka şirket kurarak Köksallar markası altında şehirlerarası yolcu taşıma işi yapmak suretiyle, TCK’nın 547. maddesine aykırı davrandıklarını belirterek, şirket müdürü davalı …’nin müdürlükten azlini ya da tasarrufi muameleler yapma yetkisinin kaldırılmasını, şirketin tasfiyesini ve bu süreçte kayyıma devrini istemiştir.
Davalı … Nakliyat Ltd. Şti. vekili, davacının tüm iddialarının yerinde olmadığını, müvekkili firmanın uğradığı zarar olmadığını ve de şirket müdürünün verebileceği bir zararın söz konusu olmadığını, müvekkili firmanın aktif ve pasifleri incelendiğinde ne kadar borçlu olduğunun ve bu borçlarınında tamamen şirket müdürü olan …’nin vermiş olduğu teminatlar ve ipotekler ile firmanın ayakta tutulmaya çalışıldığının açıkça anlaşılacağını, şirketin tasfiyesini gerektirir hiçbir yasal koşul oluşmadığını savunarak, öncelikle yasal dayanaktan yoksun iddialara dayanan davanın reddini, mahkemece uygun görülmesi halinde şirketin bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilecek bir aktif değerinin olması halinde davacının hissesinin (ortaklık sebebiyle kendisine düşen vecibeleride yerine getirmesi ve kar ile zarardan payı oranında sorumlu tutulduktan sonra) mahkemece uygun görülecek şekilde ekonomik değerinin tespiti ile bunun kendisine verilmesi şartı ile ortaklık sıfatınında bu şekilde sona erdirilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına ve yargılama aşamasında en son alınan rapor ve ek raporlara göre, davacının çıkma payı karşılığının ekonomik değerinin kalmadığı, bu şartlar altında davacının davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilse bile, kendisine ödenecek ayrılma payının bulunmadığı, davacının çıkma payı ödenmeksizin şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi gerektiği, davacının, davalı şirketteki % 34 oranındaki hissesinin 31.12.2015 tarihi itibariyle herhangi bir değerinin kalmadığı anlaşıldığından davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, çıkma payı isteminin ise reddine karar verilmesi gerektiği, davalılardan … ve …’nin şirket müdürü olduğu anlaşılmakla, bu davalılara şirket müdürün azline ilişkin olarak açılan davada husumet düşmekte ise de, şirketten çıkma, şirketin feshi ve tasfiyesi davasında şirket dışında şirket müdürleri ve ortaklara husumet düşmediği, diğer davalı … yönünden ise şirket ortağı olması nedeniyle müdür azli, şirketten çıkma, fesih ve tasfiye davasında husumet düşmediği, davacının şirket müdürü davalı …’nin müdürlükten azli ya da tasarrufu muameleler yapma yetkisinin kaldırılmasına ilişkin talebinin Yargıtay bozma ilamı dışında kalarak davacı tarafından temiz edilmediğinden kesinleştiği ve usulü kazanılmış hak teşkil edeceği gerekçesiyle davacının davalılar … , … ve … yönünden şirketten çıkma fesih ve tasfiye davasının davalı sıfat yokluğundan HMK’nın 114 ve 115/2. maddeleri uyarınca pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının şirket müdürü davalı …’nin müdürlükten azli ya da tasarrufu muameleler yapma yetkisinin kaldırılmasına ilişkin talebinin Yargıtay bozma ilamı dışında kalarak davacı tarafından temyiz edilmediğinden kesinleştiği ve usulü kazanılmış hak teşkil edeceği anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının davalı … Nakliyat İthalat İhracaat Petrol Ürünleri İnşaat Logistik Sanayi Ticaret Ltd. Şti. aleyhine açtığı şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin dava yönünden davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesi yerine davacı …’nin davalı … Nakliyat İthalat İhracaat Petrol Ürünleri İnşaat Logistik Sanayi Ticaret Ltd. Şti’nin ortaklığından çıkarılmasına, davacının 4667 payının gerçek değerinin karşılığı kalmadığı anlaşıldığından çıkma payı isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı şirketin feshi, tasfiyesi, şirket müdürün azli, şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 23.10.2013 tarih ve 2011/140 Esas 2013/276 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne, davacının davalı şirket ortaklığından 4667 payının gerçek karşılığı olan 172.606,92 TL ödenmek suretiyle çıkarılmasına karar verilmiş, karar davalı şirket vekili ile
davalı … tarafından temyiz edilmiş, davalı şirket temyiz dilekçesinde davacının şirketten çıkması hükmüne yönelik herhangi bir itirazda bulunmamış, itirazları çıkma payının hesaplanmasına ilişkin olmuştur. Dairemizin 06.05.2014 tarih ve 2014/1930-8512 E.K sayılı bozma ilamında davalı şirket vekilinin çıkma payının hesaplanmasına yönelik temyizleri bozma sebep ve şekline göre incelenmemiştir. Bu durumda, mahkeme kararı şekli anlamda bozulmuş olsa bile davacının davalı şirketten ilk karar tarihi itibariyle çıktığının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davacının davalı şirketten çıkma tarihinin son karar tarihi olduğu kabul edilerek, bu tarihe en yakın tarihteki verilere göre yapılan bilirkişi incelemesi esas alınarak davacının çıkma payının belirlenmesi doğru olmadığı gibi, çıkma payının hesaplanmasına esas alınan hesaplama yöntemi, tahkikat ve bilirkişi değerlendirmeleri davacı ortak tarafından ciddi itirazlara uğramış olmasına rağmen, bu itirazlar giderilmeden sonuca gidilmesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş, davacının şirketten çıkma tarihinin ilk karar tarihi olan 23.10.2013 tarihi olduğu kabul edilerek, şirketin bu tarih itibariyle öz varlığının tespiti ve buna göre çıkma payının hesaplanması için uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın açıklanan gerekçelerle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.