YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4266
KARAR NO : 2019/6723
KARAR TARİHİ : 30.10.2019
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Tüketici Mahkemesi tarafından yukarıda sayı ve tarihi belirtilen kararın Yargıtayca HMK 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmesi üzerine, dava dosyası ve içerisindeki dilekçeler, duruşma tutunakları ve diğer tüm dosya kapsamı delil ve belgeler incelendi. Gereği müzakere edilip düşünüldü.
Davacı vekili; müvekkilinin A Grubu Seyahat Acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, davalının müvekkiline ait www.enuygun.com isimli internet sitesi üzerinden uçak bileti satın aldığını, ancak satıştan sonra uçuşu gerçekleştirecek havayolu şirketinin iflas etmesi nedeniyle uçuşun iptal edildiğini, bu sebeple uçuşu yapılamayan ve bilet bedeli kendisine iade edilmeyen davalının müvekkili aleyhine Çankaya Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurduğunu, müvekkili aleyhine karar verildiğini, oysa müvekkilinin satıcı veya sağlayıcı olmadığını, olaydan sorumlu olmadığını ileri sürerek hakem heyeti kararının iptalini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davalının uçak biletini davacıya ait internet sitesi üzerinden satın aldığı, iflas eden firma ile davacı arasında acentelik ilişkisi bulunduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-ı ve 14.maddesi hükümleri doğrultusunda davacının hizmet sağlayıcı olduğu ve sözleşmenin yerine getirilmemesinde iflas eden firma ile birlikte sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle hakem heyeti kararının iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 70/5.maddesi uyarınca, hakem heyeti kararlarına karşı tüketici mahkemelerince verilen kararlar konu itibariyle kesin olmakla, HMK’nın 363/1 maddesi uyarınca, kararın kanun yararına bozulması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz istem dilekçesinde, davacı şirketin, 6502 sayılı Kanun uyarınca çıkartılan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliğinin 20 nci maddesine göre oluşturduğu sistem çerçevesinde, uzaktan iletişim araçlarını kullanmak veya kullandırmak suretiyle havayolu şirketi adına mesafeli sözleşme kurulmasına aracılık eden bir şirket olarak faaliyet göstermesi halinde “sağlayıcı” sayılamayacağı ve uçuş iptali sebebiyle oluşan ayıplı hizmetten sorumlu tutulamayacağı, buna karşılık davacı şirketin uçak bileti satış hizmetini havayolu şirketi adına gerçekleştirmiş olması halinde ayıplı hizmet sebebiyle oluşan zarardan “sağlayıcı” sayılarak sorumlu olacağı hususlarında, mahkemece bir araştırma yapılmadan karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu iddiasında bulunulmuştur.
Mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-j maddesinde “sağlayıcı” kavramı “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişiler” olarak düzenlenmiş iken, olaya uygulanacak 6502 sayılı TKHK’nın 3/1-ı maddesinde sağlayıcı “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak düzenlenmek suretiyle, “hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler” de sağlayıcı sıfatını haiz kişiler olarak kabul edilmiştir. Öte yandan Kanunun 14.maddesinde “(1) Sağlayıcı, hizmeti sözleşmeye uygun olarak ifa etmekle yükümlüdür” hükmü uyarınca, sağlayıcı sıfatını haiz tüm kişiler, tüketici mevzuatı çerçevesinde, sağlanmayan veya ayıplı olarak sağlanan hizmetlerden sorumlu tutulmuştur. Mülga 4077 sayılı TKHK’nın 4/A maddesinde yer alan “Sağlayıcı, bayi, acente ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz” şeklindeki düzenlemeden, sağlayıcı, bayi ve acente, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan müteselsilen sorumlu tutulmuş ise de, 6502 sayılı TKHK’nın 3/1-ı madesinde “hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler” de sağlayıcı sayıldıkları için, yeni dönemde acentelerin sorumluluklarının kaldırıldığı da söylenemez.
Somut olayda, taraflar arasında online ortamda yapılan Sözleşmede, davacının da satıcılar arasında sayılmakta olup, davacı şirket uçuş biletini satan ve hizmeti sağlayan sıfatıyla sorumlu olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen gerekçelerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kanun Yararına Temyiz isteminin REDDİNE, karardan bir örneğin ve dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 30/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.