YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3739
KARAR NO : 2021/2874
KARAR TARİHİ : 25.03.2021
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.07.2017 tarih ve 2015/656 E. – 2017/528 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 20.06.2019 tarih ve 2018/1165 E. – 2019/683 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 23.03.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında F Grubu Hurda Malzemesi Nakli Hizmeti konulu 20.12.2012 tarihli sözleşme imzalandığını, eki Teknik Şartnamenin 2.4. maddesine göre karayolu ile ulaşılamayan ya da girilemeyen demiryolu kısımlarda uygun olması halinde öncelikle vagonlarla, olmaması halinde kamyonlarla taşıma yapılmasının, ortaya çıkan taşıma bedelinin % 40’ının davacı yüklenici tarafından ödenmesinin gerektiğini, davalı ile TCDD arasında imzalanan sözleşme uyarınca TCDD’nin talep ettiği taşıma ücretinin, teknik şartnamede belirtilen ilkelere aykırı biçimde hesaplanıp davacı hak edişlerinden fazla kesinti yapıldığını ileri sürerek, 193.748,00 TL’nin, kesintinin yapıldığı tarihten itibaren avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede, ihale sözleşmesi uyarınca kamyonların giremediği alanlardaki malzeme toplama ve taşıma işinin TCDD’den kiralanacak araçlar ile yapılıp, taşıma bedelinin %40’ının davacı yüklenici tarafından ödenmesi gerektiğinin kararlaştırıldığını, bu amaçla TCDD’den lokomotif ve vagon kiralandığını, davacının iddiasının aksine lokomotif ve vagonların tahsisi ile TCDD’ne iadesi arasında geçen tüm süre için kira bedeli ödendiğini, davacının ileri sürdüğü gibi sözleşmeye uygun olmayan taşıma ücreti ödenmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasındaki sözleşme ve eki düzenlemeler uyarınca, yükleme ve taşımanın ne zaman yapılacağı ayrıntılı olarak gösterilmiş olmakla birlikte, TCDD’nin lokomotif ve vagon kiralamasının, davacı ile davalı arasındaki sözleşme hükümleri ile uyum göstermesi gerekmediği, TCDD’nin taşıma işi için tahsis edilen lokomotif ve vagonları başka bir işte kullanması mümkün olmadığından, sadece sözleşmenin karşı tarafı için tahsis yapılıp işe hazır halde beklenilmesi nedeniyle lokomotifin depo merkezinden çıkıp tekrar depo merkezine dönüşü için geçen süreyi kapsayacak şekilde kiralama ücreti ödemesini istediği, MKE’nin 05/02/2013 tarihli yazısı, TCDD’nin bu yazıya verdiği 06/02/2013 tarihli cevabı ile taşıma ücreti konusunda anlaşmaya varıldığı, davacıya ait muavin hesap dökümlerine göre, davalının davacıdan lokomotif ve vagon sigorta bedeli olarak 20.616,21 TL, kira bedeli olarak 501.875,12 TL tahsilat yapması gerekirken, 435.173,77 TL bedelli fatura düzenleyip, davacı hakedişlerden kesinti yaptığı, davacı hakedişlerinden yapılan kesintinin davacı ve davalı arasında imzalanan sözleşme ve eki yasal düzenlemeler ile davalı ile TCDD arasındaki taşıma sözleşmesi hükümlerine uygun olduğu, bu hali ile davalının davacıdan fazladan tahsil ettiği taşıma ücreti bedeli olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmeye ait Teknik Şartnamenin 2.4. maddesinde, tamamen davalı tarafın takdirinde olmak üzere, gerekli görülürse taşıma güzergahında, karayolu ile ulaşılamayan ya da girilemeyen kısımlar olması halinde, taşımanın davalı tarafından TCDD ‘ne yaptırılacağı ve “tahakkuk edecek ücretin” %40’ının davacı tarafından davalıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı, Teknik Şartnamenin 5.3. maddesinde ise, yüklemelerin pazartesi-cuma günleri arasında yapılacağı, bunun dışında ancak davalı idarenin izni ile yükleme yapılabileceğinin yazılı olduğu ancak, bu son hükmün, davacı ile davalı arasındaki taşımalara ilişkin olduğu, davalının demir yolu ile taşıma yaptırması halinde, dava dışı TCDD tarafından belirlenen tarife şartlarına uyulması gerektiği, davacının da davalı ile arasında, yukarıda anılan Teknik Şartnamenin 2.4. maddesi uyarınca bu durumda “tahakkuk edecek ücreti” ödemeyi üstlendiği, Teknik Şartnamede davacının, davalı ile TCDD arasında yapılacak taşıma şartları ile bağlı olmadığına dair bir düzenlemenin de yapılmadığı, davalı ile dava dışı TCDD arasındaki Eşya Tarifesinin 1.12.6.B. maddesi uyarınca “Lokomotiflerde”, gerek iltisak hatlarında gerekse ana hatlarda kullanılmak üzere, kiraya verilen lokomotiflerden, kiralayan emrine verildiği andan, işletme emrine iade edilinceye kadar geçen sürenin beher saat ve kesiri için ücret hesaplanacağınin belirtildiği, bu hüküm uyarınca TCDD’nin, lokomotiflerin cumartesi-pazar çalışıp çalışmadığına veya fiili çalışma süresinin ne olduğuna bakmaksızın, davalının emrine verildiği tarihten, TCDD’nin emrine iade edilinceye kadar geçen süre için davalıdan payı oranında kira ücreti talep edebileceği, davalının da TCDD’nin bu tarifesine uymak zorunda olduğu ayrıca davacı tarafından davalının, TCDD ile daha iyi şartlarda taşıma sözleşmesi imzalayabileceğinin de iddia ve ispat edilemediği dolayısıyla TCDD tarafından tüm kira süresi boyunca davalıdan talepte bulunulması ve davalının da bu ücreti davacıdan talep etmesinin yerinde olduğu, her ne kadar mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, önce dava dışı TCDD tarafından yapılan lokomotif kira hesabının, Eşya Tarifesinin 1.12.6.B. maddesine “uygun” ve “yerinde” olduğu, daha sonra da anılan Tarifenin 2.12.6.A.a. maddesine göre lokomotifin çıkış yapmadığı (çalışmadığı) halde vagonlardan kira parası alınmasının yerinde olmadığı belirtilmiş ise de, “çekilen araçlarda” başlıklı 2.12.6.A.a. maddesinin de birebir 1.12.6.B. maddesi ile aynı kelimelerle aynı hükmü taşıması karşısında, bilirkişi raporunun kendi içinde çelişen bu görüşüne mahkemece itibar edilmemesinde bir isabetsizlik görülmediği, davalı tarafça da başlangıçta TCDD’ne fiili taşıma süresince kira ücreti tahakkuk ettirilmesi gerektiği düşünüldüğü, bu konuda davalı tarafından TCDD’ne gönderilen 25.10.2013 ve 10.12.2013 tarihli yazılarda da anılan iddianın tekrarlandığı ancak, TCDD tarafından davalıya hitaben yazılan 04.11.2013, 17.12.2013 ve 25.12.2013 tarihli yazılarda durumun açıklanması üzerine, davalı tarafından yapılan bu yorumun hatalı olduğunun anlaşıldığı ve TCDD’’nin talebi doğrultusunda ödeme yapıldığı, dolayısıyla davalının başlangıçtaki hatalı yorumunu dile getiren yazılarının, davalının ikrarı gibi değerlendirilebilmesinin mümkün olmadığı, davacı, davalı ve TCDD tarafından düzenlenen tutanaklarda da esasen sadece dava konusu taşımayı yapan lokomotiflerin fiili çalışma sürelerinin tespiti yapıldığı, anılan tutanakların, davalı ile dava dışı TCDD arasındaki Eşya Tarifesinin açık hükümlerini bertaraf etmesinin mümkün görülmediği, TCDD tarafından da anılan tutanakları imzalayan personellerin, yol bakım ve onarım memurları olduğu, görevlerinin hurda malzemenin toplanması işine nezaret etmek olup, kiralanan lokomotiflerin ve vagonların takip işlerini yürüten istasyon görevlisi veya müdürlük personeli olmadıklarının bildirildiği dolayısıyla sadece lokomotiflerin fiili çalışma sürelerinin tespitine dair tutanak düzenlenmesinin ve bu tutanakların da davacı, davalı ve TCDD çalışanları tarafından imzalanmasının, davacının iddialarının ikrarı gibi değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak TCDD’nin dava konusu taşımaya ilişkin Eşya Tarifesinin ilgili hükümlerinin dosyaya getirtilmesi için müzekkere yazıldığından, HMK’nın 353/1-b-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verildiği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 14,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 25.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.