Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/3678 E. 2020/1966 K. 24.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3678
KARAR NO : 2020/1966
KARAR TARİHİ : 24.02.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11/04/2018 tarih ve 2016/441 E- 2018/233 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 16/05/2019 tarih ve 2018/1275 E- 2019/635 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, 07.04.2016 tarihinde davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, gündemin 3 ve 6 no’lu kararlarına karşı müvekkilinin olumsuz oy kullandığını ve ret gerekçelerini tutanağa yazdırdığını, gündemin 3. maddesinde sermaye artışının görüşülmesi ve ana sözleşmenin sermaye ile ilgili maddesinin tadili bulunduğunu, genel kurul çağrısında yasal zorunluluklara uyulmadığını, sermaye artışının bilanço zararlarının kapatılması için yapıldığının çok açık olduğunu, kararın oybirliği ile alınması gerektiğini, oy birliği ile alınmayan kararların TTK’nın 447. maddesi gereğince batıl olduğunu, yine gündemin 6. maddesinde Türkiye İş Bankası…Şubesi’ne 2016 yılı içerisinde ödenecek yaklaşık 2.560.000 USD tutarlı kredi borcunun genel kurula katılan ortaklar tarafından karşılanmasına yönelik karar alındığını, bu kararın da TTK’nın 421/2-a.maddesi gereğince oy birliği ile alınması gerektiğini, ayrıca söz konusu ödemenin sadece genel kurula katılan ortaklar tarafından yapılacak olmasının TTK’nın Eşit İşlem başlıklı 357. maddesine de aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 07.04.2016 tarihli olağan üstü genel kurulunda alınan 3 ve 6 no’lu kararların yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle butlan ile sakat olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın iddialarının hukuki dayanağının bulunmadığını, eşit işlem ilkesine aykırı bir durum olmadığını, genel kurul toplantısının 22.03.2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, sermaye artışının bilanço zararlarının kapatılması yönündeki iddianın asılsız olduğunu, kredi borcunda ortakların tamamının şahsi kefaleti olduğunu savunarak, açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, nizalı genel kurulda alınan 3 no’lu karar ile ana sözleşmenin sermaye ile ilgili maddesinin tadil edildiği, 42.550.000.- TL olan esas sermaye 62.000.000,00 TL’ye çıkartıldığı, davalı şirketin nizalı genel kuruldan önceki 42.550.000,00 TL olan sermayesinin % 64.05’ini kaybettiği, şirkete nakit girişine ihtiyaç duyulduğunun açık olduğu, nizalı karar için oy birliği gerekmediği, yeterli çoğunlukla alındığı, kararın iptalini gerektirir koşulların oluşmadığı, genel kurulda gündemin 6. maddesinin görüşülmesi neticesinde “2016 yılında ödenmesi gereken 2.560.000 USD borcun genel kurula katılan ortaklar tarafından karşılanmasına” karar verildiği, anonim şirketlerde pay sahiplerinin sermaye borcunu tam olarak ödedikten sonra artık şirkete ve şirket alacaklılarına karşı herhangi bir sorumluluğu kalmayacağı, dava konusu 6 no’lu genel kurul kararının TTK’nın 329/2. maddesine aykırı nitelikte olduğu, ayrıcı borcun sadece toplantıya katılan ortaklar tarafından ödenmesine karar verilmesi nedeniyle aynı zamanda, TTK ile öngörülen eşit işlem ilkesine de aykırı olduğu gerekçesiyle, davalı şirketin 07/04/2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurulunda gündem maddeleri görüşürken alınan 6 no’lu kararın iptaline, 3 no’lu kararın iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 24/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.