Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/3668 E. 2020/1914 K. 24.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3668
KARAR NO : 2020/1914
KARAR TARİHİ : 24.02.2020

MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRES

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/05/2018 tarih ve 2018/231 E- 2018/511 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 12/06/2019 tarih ve 2018/1157 E- 2019/818 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı tarafından açılan davada Lefkoşe Kaza Mahkemesinin 30/05/2016 tarih ve 2016/789 dava numaralı kararı ile davacının 385.214,23 EURO alacağının davalıdan tahsiline karar verildiğini, bu kararın 12/06/2016 tarihinde kesinleştiğini, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti arasında karşılıklılık prensibi bulunduğunu, TTK’nın 4. maddesi gereğince, Lefkoşe Kaza Mahkemesinin kararının ticari dava niteliğinde olduğunu, tenfiz davasında görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi ileri sürerek Lefkoşe Kaza Mahkemesinin 2016/789 Dava nolu, 30/05/2016 tarihli ilamının tanımasına ve tenfizine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, MÖHUK’un 51. maddesi gereğince, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, MÖHUK’un 50 ve 54. maddeleri gereğince tenfiz şartlarının bulunmadığını, zira davalı şirkete usulüne uygun tebligat yapılmadığını, bu hali ile savunma hakkının kısıtlandığını, tenfiz koşullarının gerçekleşmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, karar içeriği dikkate alındığında kamu düzenine ilişkin bir durumun bulunmadığı, dolayısıyla kararın tenfizi elverişli kararlardan olduğu, davalı tarafından kendilerine tebliğ yapılmadığı belirtilmiş ise de, kararda açıkça celpnamenin aslına uygun bir suretinin davalıya tebliğ edildiğinin yazıldığı, dolayısıyla bu yöndeki savunma hakkının kısıtlandığı iddiasının gerçeğe yansıtmadığı, kararın 12/06/2016 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle KKTC Lefkoşe Kaza Mahkemesinin 30/05/2016 tarih ve 2016/789 dava numaralı kararın tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince, duruşma açılarak davacıdan yabancı mahkeme kararının tebliğine ilişkin belgelerin ibrazı istenilmiş ve ibraz edilen belgeler ve dosya kapsamı değerlendirilerek, davacı vekilince sunulan yabancı mahkeme kararının aslı üzerinde kesinleşme şerhi bulunduğu, mahkeme yargıcı tarafından 12.02.2016 tarihli verilen emir ve yetki kapsamında davacı vekilince, davalı adresine kargo aracılığı ile dava dilekçesinin tebliğe çıkarıldığı, mahkemece tebligatın 08.03.2016 tarihinde davalı adresine tebliğ olduğunun belirlendiği, bu şekilde tebligatın ilamı tenfizi istenen Kıbrıs Lefkoşe Kaza Mahkemesince Kıbrıs usul hukuk hükümlerine göre yapılmış olduğu, tebligat yapıldığı belirlenen …’ın davalı şirket çalışanı olmadığı, olsa bile tebligata yetkili kişi olmadığı ileri sürülerek bu hususun SGK’dan araştırılması talep edilmiş ise de tebligatın ülkemiz tebligat kanunu hükümlerine uygun olup olmadığı davanın niteliği itibariyle incelenemeyeceğinden bu hususun araştırılmasına gerek olmadığı, Kıbrıs usul hükümlerine göre yapılan tebligatın yeterli ve geçerli olduğu, kararı veren mahkemenin kendi hukukuna göre, gerekçeli kararı mahkeme ilan tahtasına asmak suretiyle tebliğ ettiği, kararı veren hakimin hukukuna göre böyle bir tebligatın yapılması mümkün olduğundan, ayrıca uluslararası Sözleşmeye göre Bakanlık aracılığıyla tebligat çıkarılmasının gerekmediği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulü ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 30/05/2016 tarihli, 789/16 dava numaralı kesinleşmiş kararının tenfizine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine ilişkin olup bölge adliye mahkemesince kararın tenfizine karar verilmiştir. Davalı vekili davaya cevabında yabancı mahkeme tarafından yapılan yargılama sırasında tebligatların müvekkiline usulüne uygun olarak yapılmadığını ve bu nedenle müvekkilinin savunma haklarının kısıtlandığını savunmuştur. Bu durumda bölge adliye mahkemesince, 13/02/1989 tarih ve 20079 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan, 3490 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi ve özellikle anılan sözleşmenin 5, 6, 7 ve 14. maddeleri kapsamında davalının savunmalarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bölge adliye mahkemesi kararının bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.