Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/3456 E. 2021/2210 K. 09.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3456
KARAR NO : 2021/2210
KARAR TARİHİ : 09.03.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 13.02.2019 tarih ve 2014/292-2019/128 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 09.03.2021 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. … ve Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı bankanın 4…. Şubesi’nde 480236/351 (TL), 480236/367 (EURO), 480236/354 (USD) nolu hesaplarının bulunduğunu, bu hesaplarından başta opsiyon ve vadeli işlemler olmak üzere muhtelif türev işlemleri gerçekleştirdiğini, davalı bankanın, çalışanı …’ı müşteri temsilcisi ve türev işlemler yetkilisi olarak atadığını, müvekkilinin, davalı banka çalışanından gün içinde telefonla hesap bakiyesi konusunda bilgi alıp risk değerlendirmesi yaparak vadeli işlemler yaptığını, müvekkilinin, piyasada türev işlemleri sebebiyle muhtelif kişilerin zarara uğratıldığını öğrenmesi üzerine 27.9.2011 tarihinde vadesinin dolduğunu bildiği 3700000 USD cinsinden mevduatının 2000000 USD’lik kısmını başka bir bankada bulunan hesabına transfer etmek istediğini, bu taransferin gerçekleşmediğini, banka personelinin buna ilişkin cevabıyla ikna olmayan müvekkilinin, banka müdürü ve çalışanı … ile toplantı yapıp hesaplarını kontrol ettiğini, yapılan kontrol sonrasında kendisine bildirilen tutarlarla banka kayıtları arasında ciddi farkın olduğunu belirlediğini, müvekkilinin şikayeti üzerine banka müfettişlerince inceleme yapıldığını, banka yönetiminin baskı ve telkinleri sonucunda kendisinden imzalanması istenilen belgelerin müvekkilince imzaladığını, karşılığında hesabına 150000 USD tutarında paranın aktarıldığını, tüm bu olaylar sonrasında müvekkilinin, davalı banka çalışanının yanlış yönlendirme ve bilgilendirmeleri nedeniyle gerçekte yapmayacağı bir takım işlemleri yaptığını, banka çalışanının müvekkilinin talimatları dışında türev işlemleri yaparak kendisini zarara uğrattığını, gönderilen hesap ekstrelerinde eksik bilgiler verildiğini, bir kısım işlemlerde sözleşmede belirlenen oranların üzerinden komisyon alındığını, banka personelinin yapılan işlemler nedeniyle çifte kayıt tuttuğunu tespit ettiğini, zarar miktarının ilgili belgelerin tarafına verilmemesi nedeniyle müvekkilince belirlenemediğini ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutulup 10000.00 TL’nin temerrüt türihinden itibaren işleyecek bir yıl vadeli mevduat hesaplarına ödenen en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 17.01.2019 tarihli dilekçesi ile talebini 493.966,00 TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacıya yapılan işlemlere ilişkin hesap ekstrelerinin posta ve mail yoluyla bildirildiğini, davacının bu bildirimlere süresi dahilinde itirazda bulunmadığını, davacının başvurusu üzerine banka nezdinde hesap hareketlerinin incelenerek karşılıklı mutabakata varılmak suretiyle ibraneme imzalandığını, bu tarih öncesinde de banka ve davacı arasında karşılıklı ibranamelerin yapıldığını, ibraname sonrasında davacının banka nezdinde işlem yapmayı sürdürdüğünü, davacının bankanın kendisine baskı yaptığına dair iddialarının davacının ticari kariyeri ve bilgisi göz önüne alındığında yersiz olduğunu, yapılan tüm işlemlerin davacının bilgisi dahilinde yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, uyulan bozma ilamı sonrasında yaplan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davalı bankanın talimat dışı gerçekleştirilen işlemler sebebiyle davacının zararına neden olduğu, dolayısıyla ibraname düzenlenirken bu hususların açıkça belirtilmemiş olması sebebiyle ibranamenin davacıyı da bağlamayacağı, ancak davacının uhdesinde oluşan toplam zarardan ibraname sırasında davalı banka tarafından ödenen zarar miktarının da düşülmesi gerektiği, bu kapsamda davacının 117.457,00 USD zarara uğradığı, davacı tarafça 493.966,00 TL için ıslah dilekçesi verildiği, davacının haksız komisyon tutarına ilişkin taleplerinde haklı olmadığı, davacının opsiyon teyit formları bulunmadan yapılan işlemler ve bankanın teminat eksikliği gerekçesi ile talimatsız yapılan işlemlerden doğan zararlar sebebiyle talep hakkının olduğu, bu miktardan taraflar arasındaki makbuz hükmünde sayılan ibraname ile davalı banka tarafından davacıya ödenen 150.000,00 USD’nin düşülmesi gerektiği, aksi halde bu hususun davacı uhdesinde sebepsiz zenginleşme oluşturacağı gerekçesiyle davacının bakiye zararı olan 117.457,00 USD’nin dava tarihindeki kur miktarı olan 1.8427’den TL’ye çevrildiğinde davacının 216.438,00 TL zarara uğradığı, davacının davasının bu miktar yönünden kısmen kabulüne fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının dava dilekçesinde önceki tarihlere ilişkin nedenlere dayalı olarak da dava açtığına dair bir açıklık bulunmamasına ve davanın …’ın fazla komisyon almak maksadıyla yaptığı usulsüz işlemlere dayalı olmasına, bu nedenle mahkemece 01.01.2010 tarihinden önceki işlemleri inceleme talebinin reddi kararında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, forex ve opsiyon işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup, davacı hesabında talimat dışı işlemler yapıldığı, yanlış yönlendirildiği ve haksız komisyon kesintileri yapıldığı iddiasına dayalı olarak her üç işlem yönünden zarara uğradığını belirterek talepte bulunmuş, mahkemece opsiyon teyit formları olmaksızın davacı hesabında yapılan işlemler ile teminat eksikliği nedeniyle davacı talimatı olmaksızın yapılan işlemler sonucu davacının zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, her ne kadar bilirkişilerce 07.10.2011 tarihli mutabakattan bahsedilerek davalı yanca yapılan 150.000 ABD ödeme davacı toplam zarar miktarından düşülmüş ise de, anılan mutabakat metnine dosya arasında rastlanılamamıştır. Davacı, iş bu ödemenin fazla alınan komisyon iadesi nedeniyle yapıldığını aşamalarda iddia ettiğine göre ispat külfeti davalı bankaya düşmek kaydıyla bu ödemenin ne için yapıldığı tam olarak belirlenerek davacının uğramış olduğu zarardan mahsup edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş; hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden taraflara iadesine,
09.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.