Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/31 E. 2019/811 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/31
KARAR NO : 2019/811
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen …/04/2016 tarih ve 2015/217-2016/264 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı asil, davalı tarafından aleyhine yürütülen icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmadığını, yetkili icra dairesinin … İcra Daireleri olması nedeniyle öncelikle yetki yönünden takibin yasal olmadığını, daha önce davalı şirketin … acentesi olduğunu, kendisinden acenteliği sırasında açığa imzalı bono alındığını, acenteliği sona erince bononun iadesini istemesine rağmen davalı tarafından iade edilmediği gibi, üzerinin doldurularak takibe konulduğunu, aleyhine yürütülen takibe ayrıca itiraz da ettiğini, takibe konu bono nedeniyle herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline ve davacının %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini ve davacı aleyhine %40’dan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve alınan ek bilirkişi raporuna göre, davalı kayıtlarında acenteyi davacıdan devralan dava dışı … Ltd. Şti.nin 31/…/2009 tarihi itibariyle 56.465,61 TL, takip ve dava tarihi itibariyle 61.279,58 TL borçlu bulunduğunun anlaşıldığı, davacının Eylül ve Ekim 2009 dönem hakedişleri nedeniyle toplam ….072,… TL davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmesine rağmen, dava dışı devralan şirketin davalıya mezkur alacaklar için Aralık 2011 tarihli … adet fatura düzenlediği ve bunların kanuni süresi içinde düzenlenmemiş olması yanında davalı şirket ticari defterlerinde de kayıtlı olmaması nedeniyle borcu söndürücü nitelikte olmadığı, ……..2009 tarihli demirbaş teslim tutanağında daha sonra düzenlenmesi yönünden şerh düşülen demirbaş bedellerine dair faturanın 5.965,… TL bedelle teslim tutanağından kanuni süresinden çok sonra düzenlendiği ve ayrıca mezkur faturanın da davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, bunun yanında demirbaş sayısı bakımından da teslim tutanağı ve kesilen faturanın birbiriyle örtüşmediğinden davacının bu kalem alacak iddiasının da borcu söndürücü etkisinin olmadığı, dava dışı acentenin acentelik sözleşmesinin …. maddesi gereği davalı adına taşıma bedelini tahsil ile yükümlü olduğu ve taşıtandan tahsili gereken 36.690,42 TL’yi tahsil etmediği, bu bedel karşılığı taşıtan tarafından davalıya verilen 4 adet çekin de gününde
ödenmemiş olmasından davacının sorumlu olacağı ve buna istinaden davalının ticari defterlerine mezkur bedelin dava dışı acente borcu olarak kaydedilmesinin yanlış olmadığı, tüm bunlardan hareketle davalı şirketin acente sözleşmesinden doğan cari alacağına istinaden dava konusu teminat senedini takibe koymasında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının davasını taraflar arasındaki acente sözleşmesinin davalının ticari defterlerinin doğacak uyuşmazlıkta kesin delil olacağı yönündeki hükmü karşısında davalı delillerine eş değer delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında vaki olup son bulan acentelik sözleşmesi kapsamında düzenlenen ve davalı tarafından icra takibine konu edilen senetten ötürü borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Takip ve dava konusu senedin, taraflar arasında düzenlenen acentelik protokolü sırasında tanzim ve davalıya tevdi edildiği belirgin olup taraflar arasında bu hususta bir ihtilaf bulunmamaktadır. Şu halde, işbu senedin davacının, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan ve münhasıran bu sözleşme sona erene değin oluşan borçlarına karşılık teminat senedi olarak düzenlendiğinin kabulü gerekir. Davacı ile … Kargo Ltd. Şti. arasında, davalının da katılımıyla düzenlenen devir protokolünde, dava konusu senedin, 818 sayılı BK’nın 179. maddesi hükmü çerçevesinde, iki yıl süre ile, davacının devirden sonra devralan ile birlikte müteselsil olarak sorumlu bulunduğu borçları da temin ettiğine yahut edeceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkemece bozma ilamı çerçevesinde alınan ek raporda, davalı defterlerine göre, işletmenin dava dışı …. Kargo Ltd. Şti’ye devir tarihi olan ….06.2009 itibariyle davacının davalıdan 9.654,… TL alacaklı bulunduğu belirtilmiştir. Şu halde, davalının, taraflar arasındaki sözleşmenin hitam tarihi itibariyle davacıdan acentelik sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağı bulunmadığından, elinde bulundurduğu teminat senedini, tek taraflı bir tasarruf ile, devir tarihinden sonra doğan alacaklarının ödenmediğinden bahisle davacı aleyhine icra takibine koymasında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır.
Açıklanan hususlar çerçevesinde, davacının takip konusu senetten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçeyle, davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile yerel mahkeme hükmünün anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.