Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/2721 E. 2020/2721 K. 09.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2721
KARAR NO : 2020/2721
KARAR TARİHİ : 09.06.2020

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 28.02.2019 tarih ve 2018/137-2019/215 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket aleyhine kamulaştırmasız el atma sebebiyle açılan davada Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/50 E. – 2006/988 K. sayılı kararı ile davacının davasının kısmen kabulüne karar verildiğini, anılan davanın davacısı Sebahat Keskin tarafından müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibi sonucunda 3.931,50 TL ödeme yapıldığını, mahkeme kararına konu olayın dağıtım sisteminin işletilmesi ile ilgili olup, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince sorumluluğun davalıya ait olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararına istinaden dava dışı şahsa icra takibi sonucu ödenen 3.931,50 TL’nin 10/05/2007 ödeme tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, rücu davalarındaki zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, ödeme yapıldığı tarih dikkate alındığında bu sürenin geçtiğinden dolayı alacağın zamanaşımına uğradığını, özelleştirme modeli gereği bilanço çalışmaları yapılarak şirket tarafından devre esas mizan düzenlendiğinden ve beyan edilen mizan kayıtları esas alınarak “devre esas bilanço” düzenlendiğinden bu suretle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini, bu sebeple müvekkilinden talepte bulunulmasının ihale şartnamesi ve hisse satış sözleşmesine aykırı olduğunu, ayrıca davacının İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 18.6 maddesi gereğince de müvekkilinden herhangi bir talepte bulunamayacağını, davacı tarafından Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davadan müvekkiline haber verilmediğinden faiz ve icra giderleri talebinin taraflar arasında imzalanan İHDS’ye aykırı olduğunu, davanın kabul edilmesi halinde dahi müvekkilinin sadece mahkemece hükmedilen bedel kadar olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/50 Esas sayılı dosyasından dava konusu taşınmaz ile ilgili irtifak hakkının BEDAŞ adına olduğu, temin olunan ve sunulan tapu kayıtlarında söz konusu mahkeme ilamına istinaden davalı adına tapuya tescil olunmuş irtifak hakkı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme tarafından Dairemiz bozma kararına uyularak getirtilen tapu kaydının incelenmesinde, taşınmazın tapu kaydında TEK Genel Müdürlüğü adına irtifak hakkının kayıtlı olduğu görülmekle, mahkemece neye dayalı olarak irtifak hakkının davacı adına kayıtlı olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı anlaşılamadığından, gerektiğinde taşınmazın tapu kaydı ve ekleri ile davacının 09/06/2018 tarihli dilekçesi ekindeki 2 numaralı evraka dayalı olarak kamulaştırmasız el atılan taşınmaz hakkında ne tür bir işlem yapıldığının araştırılarak sonucuna göre bir işlem yapılması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.