Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/2632 E. 2020/2521 K. 01.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2632
KARAR NO : 2020/2521
KARAR TARİHİ : 01.06.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/12/2016 tarih ve 2015/443 E- 2016/604 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 22/02/2019 tarih ve 2019/112 E- 2019/185 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 1970’li yıllardan beri seramik ve porselen sektörlerinde faaliyet gösterdiğini, 2006 yılından bu yana da “Güral Harlek” ibareli markayı kullandığını, bu ibarenin müvekkili tarafından nihai tüketici nezdinde maruf ve meşhur hale getirildiğini, tescilsiz biçimde kullandığı “NG GÜRAL HARLEK” ibaresinin tescili için davalı Kuruma başvurduğunu, davalı şirketin “GÜRAL” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptığı itirazın diğer davalı Kurum tarafından kabul edilerek müvekkili başvurusunun reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, müvekkili şirketin başvuru konusu ibarenin gerçek hak sahibi olduğunu, zira 2006 yılından beri müvekkilince bu markanın kullanıldığını ve davalı şirketin de söz konusu kullanımdan haberdar olduğunu, müvekkilinin başvurusu ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, başvurunun müvekkilinin seri markalarından biri olduğunu, davalı şirketin kötüniyetli hareket ettiğini, şirket ortağı …’ın, “GÜRAL” markasını kullanabileceği konusunda anlaşma bulunduğunu ileri sürerek, TPMK YİDK’nın 2015-M-8138 sayılı kararının iptaline, marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu ibare ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin “GÜRAL” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, davacının bu marka üzerinde hak yaratmaya çalıştığını, davacı tarafın gerçek hak sahipliğinden yararlanamayacağını, tescile dayalı marka hakkının da müvekkiline ait olduğunu, Kurum kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, 2013/44595 sayılı davacı başvurusu ile redde mesnet markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin benzer oldukları, marka işaretleri arasında da yüksek düzeyli benzerlik bulunduğu, somut olayda 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi koşullarının gerçekleştiği, aynı KHK’nın 8/4 maddesinde öngörülen koşulların da oluştuğu, iptali istenen YİDK kararının yerinde olduğu, dava konusu başvuru bakımından davacının önceki markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliği iddiasına dayanarak davalı markaları ile iltibas yaratan “NG GÜRAL HARLEK” ibaresini tescil ettirme hakkının olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, marka hukukunda markanın tekliği ilkesinin geçerli olduğu ve kural olarak tescilli bir markanın aynısının veya iltibasa yol açacak derecede benzerinin, aynı veya benzer sınıflarda tescilinin mümkün bulunmadığı, tescilli bir marka üzerinde hak sahibi olan tescil sahibi dışındaki kişilerin de anılan markayı kullanmayı sürdürebilecekleri, bununla birlikte redde mesnet marka hükümsüz kılınmadıkça gerçek hak sahipliğinin, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki tescil engelinin aşılmasına ve önceki markanın mevcudiyetine rağmen sonraki markanın tesciline imkan vermeyeceği, öte yandan her ne kadar davacı şirket ortağı …’ın, “GÜRAL” markasını kullanabileceği konusunda anlaşma bulunduğu ileri sürülmüş ise de yargılama sırasında bu iddianın ispat edilemediği, bu yönüyle ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 01/06/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.