Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/2561 E. 2021/781 K. 03.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2561
KARAR NO : 2021/781
KARAR TARİHİ : 03.02.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 05.12.2018 tarih ve 2017/54 E. – 2018/1300 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 02.02.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında “toptan dağıtım ve lojistik sözleşmesi” imzalandığını, buna göre sözleşme kapsamındaki malların davalı şirket tarafından belirlenen üreticilerden müvekkili şirket tarafından temin edilerek, Vodafone ürün ve hizmetlerini “Cep Shop” ismiyle abone ve tüketicilere satış, pazarlama ve dağıtımını yapan satış noktalarına ve tüketicilere satış ve pazarlamasının yapılacağını, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmenin kendisine yüklediği şartları yerine getirmek için büyük emek ve para harcadığını, ancak davalının sözleşmenin imzalanmasından sonra üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, davalının sözleşmeyi hiçbir haklı gerekçe göstermeksizin 10.03.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 18.5. maddesi uyarınca 7 gün içerisinde tek taraflı olarak feshedeceği ihtarından sonra feshettiğini, davalının haksız olarak sözleşmeyi feshetmesi sebebiyle müvekkilinin büyük bir prestij kaybına ve maddi zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 50.000.-TL zarar bedelinin ve 50.000.-TL kâr kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 12.10.2010 havale tarihli dilekçesiyle 21.617.296,32 TL kâr mahrumiyeti zararının tazmini ile birlikte davalı şirketin sözleşme süresince sözleşmeye aykırı davranmak suretiyle vermiş bulunduğu 18.108.520,60 TL zararın tazminini istemiş, ancak buna ilişkin ıslah harcını yatırmamış, bilahare 10.12.2013 tarihli dilekçesiyle talebini sözleşmenin icrası esnasında sözleşmeye aykırılık nedeniyle meydana gelen zarar talebini 5.050.000.-TL, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle mahrum kalınan kâr talebini 10.050.000.-TL olarak artırmış, ayrıca 2.250.000.-TL portföy tazminatı talebinde bulunmuş, buna ilişkin aynı tarihte harç eksikliğini ikmal etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket ile davalı şirket arasında 15.10.2006 tarihli toptan dağıtım ve lojistik sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmenin davalı şirket tarafından 10.03.2009 tarih ve Beyoğlu 6.Noterliği’nin 6351 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiği, davalı tarafından yapılan tek taraflı fesih işleminin herhangi bir haklı sebebe dayanmadığı, feshin 30.03.2009 tarihinden itibaren sonuç doğurduğu, davacının sözleşme fesih tarihi olan 30.03.2009 tarihi ile 12 aylık dönem sonu olan 18.10.2009 dönemi için kâr kaybı talebinde bulunabileceği, davacının sözleşme feshinden sonra benzer nitelikte bir işi bulabilmesi için en az 2 yıllık süre gerektiği, dolayısıyla dönem sonuna kadar geçen sürenin davacının benzer bir iş bulabileceği makul süreden daha az olması sebebi ile 30.03.2009-18.10.2009 tarihleri arasında geçen süre için kâr kaybı hesabı yapıldığı, her ne kadar belirtilen dönem ile davacı şirketin zarar ettiği bilirkişi raporlarında yer almışsa da şirketin belirtilen dönemde zarar etmiş olmasının kâr kaybı talebinde bulunmaya engel teşkil etmediği, bilirkişiler tarafından hesaplanan sektörel değerlendirmeye göre davacının belirtilen dönemde %12,5 oranında kâr kaybı talebinde bulunabileceği, buna göre davacının belirtilen dönem arasında 2.573.803,85 TL kâr kaybının bulunduğu gerekçesiyle davacının kâr mahrumiyeti sebebiyle açtığı davanın kısmen kabulü ile, 2.573.803,85 TL’nin (50.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 15.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek, kalan 2.523.803,85 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 10.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının sözleşme döneminde uğradığı zarara yönelik açmış olduğu davanın reddine, portföy tazminatı yönünden usulüne uygun açılmış bir dava ve dava dilekçesinin tam ıslahı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, tedarik sözleşmesinin haksız feshinden dolayı maddi tazminat istemine ilişkindir. Dairemizin 17.11.2016 tarihli bozma ilamında, davacının zararının nasıl hesaplanacağı açıklanmış, bu kapsamda mahkemece yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve heyete bozma ilamı doğrultusunda rapor düzenlenmesi görevi verilmiştir. Bilirkişi raporunda, davacının sözleşme devam ettiği dönemde ticari mal alım satımları ile teknik servis gelirleri yönünden kâr elde ettiği, ancak yatırım harcamaları ve yüksek kur farkları nedeniyle ticari yönden zarar ettiği, sözleşme süresi sonuna kadar da ticari kâr elde edemeyeceği, fesih sonrası davacının emsal nitelikte bir iş bulamadığı, ticari faaliyetine devam etmediği ve özel ticari faaliyet geliri olmadığı tespit edilmiş, bu nedenle sektördeki veriler esas alınarak ortalama %12 kâr marjı çerçevesinde zarar hesabı yapılmıştır. Ancak her iki tarafın da söz konusu bilirkişi raporuna, yapılan tespitlere ve esas alınan verilere ciddi itirazları bulunmaktadır. Özellikle, davacı tarafından sözleşmeye aykırı olarak davadışı firmalara da satış yapıldığı ve gelir elde edildiği, davacının diğer ticari ilişkileri nedeniyle oluşan cirosunun da kâr hesabı yapılırken dikkate alındığı, oysa ki hesaplamanın sadece davalı ile olan ticari ilişkisi kapsamındaki cirosu belirlenerek yapılması ve her türlü giderin de düşülmesi gerektiği yönündeki itirazlar değerlendirilmemiş, ek rapor dahi alınmadan mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, Dairemizin önceki tarihli bozma ilamlarındaki tespitler de gözetilerek, bilirkişi raporuna itirazları karşılar ve denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazının kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınıp yek diğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.