Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/1953 E. 2019/4618 K. 19.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1953
KARAR NO : 2019/4618
KARAR TARİHİ : 19.06.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 12/07/2016 tarih ve 2016/129-2016/572 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı şirket denetim kurulu üyeleri, 2002, 2003, 2004, 2005 yılları ile 01.01.2006-30.09.2006 dönemine ilişkin olarak yapılan denetimlerde, davacı şirket için verilen tedbir kararı hilafında, kasasından 03.10.2003 tarihinde grup şirketlerden Rumeli Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye 253.900.- TL aktarıldığını, ancak davacı şirketin halen 215.788,50 TL alacaklı bulunduğunu, 27.10.2003 tarihinde de Rumeli Holding A.Ş.’ye 36.600.- TL aktarıldığını, bunun da 34.270,66 TL’sinin henüz tahsil edilemediğini, öte yandan kayıtlarda görünmesine rağmen 471,22 TL’nin fiilen şirket kasasında bulunmadığını, 01.01.2002-13.02.2004 tarihleri arasında davacı şirketin yönetim ve denetim kurulu üyeliklerini yapan davalıların özen ve sadakat borcunu yerine getirmeyerek şirketin zarara uğramasına neden olduklarını ileri sürerek, şimdilik 10.000.- TL’nin faiziyle birlikte sorumlulukları oranında davalılardan tahsilini talep ve dava etmişler, yargılama sırasında temlik alan davacı TMSF tarafından alacak istemi 250.530,38 TL’ne ıslah olunmuştur.
Davalı …, davacı şirket de dahil olmak üzere tüm grup şirketlerde işverenin isteği ile işini kaybetme korkusundan denetçilik yaptığını, ancak söz sahibi olmadığını, sorumluluğun şirketlerin sahiplerine ait olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, denetim raporlarının gerçeği yansıtmadığını savunmuştur.
Davalı …, denetim raporunun afaki olduğunu, usulsüz olduğu belirtilen işlemlerle paranın kimler tarafından aktarıldığına dair bilgi ve belgelerin sunulmadığını, şirkette maaşlı sekreter olarak çalıştığını, kağıt üzerinde denetçilik görevini üstlendiğini, iddia olunan usulsüzlüklerle bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davaya dayanak oluşturan denetim raporunun tek taraflı düzenlendiğini, mahkemenin tedbir kararından sonra yine mahkemenin izniyle zorunlu harcamalar dışında harcama yapılmadığını, kasa sayımının hangi tarihte yapıldığının belli olmadığını, kaldı ki haklarında dava açılan denetim ve yönetim kurulu üyelerinin genel kurullarda ibra edildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunmuştur.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin kasasında mevcut bulunan paranın ticari teamüllere aykırı bir şekilde ve basiretsiz davranmak suretiyle başka bir şirkete aktarılmasının şirket zararını oluşturduğu, zararın gerçekleşmiş sayılması için paranın gönderildiği şirkete başvurulmasının gerekmediği, davalı yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumlulukları bulunmadığını ispat etmedikleri takdirde zarardan sorumlu olacakları gerekçesiyle davanın kabulü ile 250.059,16 TL fon aktarımından, 471,22 TL kasa açığından olmak üzere toplam 250.530,38 TL davacı şirket zararının, 250.059,16 TL’sine 03/10/2013 para aktarım tarihinden itibaren, bakiye kısmına dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi uygulanarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğuna dayanan tazminat istemine ilişkin olup; mahkemece, davalı yöneticilerin sorumlu olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı yöneticilerin sorumluluğu, haksız fiile dayalı sorumluluk olup; zararın doğum tarihi itibariyle tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Yapılan inceleme sonucu 250.059,16 TL fonun 215.788,50 TL’sinin 03.10.2003, 34.270,66 TL’sinin ise 27.10.2003 tarihinde şirket dışına aktarıldığı, kasa açığı tespitinin ise 13.02.2004 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, açıklanan şekilde zarar tarihi belirlenmeksizin; yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmayıp kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de anılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin (2) numaralı bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm fıkrasının 1. bendinden “250.059,16 TL’sine 03/10/2013 para aktarım tarihinden itibaren bakiye kısmı dava tarihinden” ibareleri çıkartılarak yerine, “ 215.788,50 TL’sine 03.10.2003, 34.270,66 TL’sine 27.10.2003, 471,22 TL’sine 13.02.2004 tarihlerinden” ibareleri eklenerek hükmün DÜZELTİLMİŞ BU HALİYLE ONANMASINA, 19/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.