Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/18 E. 2020/4492 K. 27.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/18
KARAR NO : 2020/4492
KARAR TARİHİ : 27.10.2020

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 09.07.2018 tarih ve 2016/503-2018/843 sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesinin davacılar vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 27.10.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av…. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalıların yatırılan paraların istendiği an geri alınabileceği ve karşılığında yüksek oranda faiz verileceği garantisi ile mevzuata aykırı para topladığını, bu şekilde dolandırıcılık suçunu işlediklerini ve yargılandıklarını, müvekkili ile davalı şirket arasında kanuna uygun bir ortaklığın kurulmadığını, davacılara herhangi bir hisse senedinin de teslim edilmediğini, davalı gerçek kişilerin de davacının zarara uğramasında sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek, geçerli bir hisse senedi devrinin yapılamayacağının ve usulüne uygun bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ile (95.465) DM. (48.810,48 Euro) karşılığı (93.237,78) TL’nin avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların istenildiğinde derhal ve kâr payı ile iade edileceği taahhüdüyle davacılar gibi birçok şahıstan para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, ancak taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, davalıların zamanaşımı def’inin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, sunulan belgeye göre 95.465-DM karşılığı 93.237,78 TL para alındığı ve davacılara iade edilmediği, davalı şirket yöneticisi olan Haşim Bayram’ın haksız fiil eylemi kapsamında BK 50 ve TTK 321/son maddesi gereğince sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıların davalı şirketlerin ortağı olmadıklarının tespitine, 93.237,78-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davalı ile geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığı için davalı şirket ortağı olmadığının tespiti ile bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacılar vekili ve davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma nedenine göre duruşma vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılar ve davalı şirket (Bera Holding A.Ş.)’e iadesine, 27.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.