Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/1762 E. 2019/3435 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1762
KARAR NO : 2019/3435
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/12/2016 tarih ve 2014/301 E. – 2016/394 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 14/09/2017 tarih ve 2017/684-2017/778 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı kurum vekili ve davacı vekili tarafından istenmiş, Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar Dairemizce onanmış, davacı vekilince bu kez maddi hata düzeltilmesi isteminde bulunulmuş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin internet sitesi üzerinden sunduğu hizmetlerin uzun süreden bu yana tanındığını, müvekkilinin 2011/109232 sayılı, 35. ve 38 sınıf ürün ve hizmetleri kapsayan “SİKAYETİM ŞİKAYETİNİZ DİNLEYEN BİRİ YOKSA, TÜKETİCİ-ÜRETİCİ İLETİŞİM KÖPRÜSÜ + Şekil” ibareli marka başvurusuna, davalı … tarafından 2007/01130, 2005/37132, 2012/75952, 2012/39476, 2012/39474, 2012/39475 sayılı ve “ŞİKAYET VAR”, “ŞİKAYET VAR”, “ŞİKAYET ENDEX”, “ŞİKAYETİM”, “ŞİKAYETİM VAR”, “ŞİKAYET” ibareli markaları gerekçe gösterilerek yapılan itirazın ilk aşamada reddedildiğini, bu karara karşı yapılan itirazın ise YİDK tarafından kabul edilerek müvekkilinin marka tescil başvurusunun reddedildiğini, tüketicilerin internet sitelerinde şikayetlerine ilişkin çözüm istediklerinde mutlaka “şikayet” kelimesini kullanmak zorunda olduklarını, kök sözcüğe ayırt edici ek getirilerek markanın tescil edilebilmesinin mümkün olduğunu, tarafların markalarının içinde yer alan ve esas unsur olan “şikayet” kelimesi çıkarıldığında markaların benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, markanın kullanıldığı internet sitelerinde görsel olarak da benzerliğin olmadığını, bu hususun davalı … tarafından İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/535 d.iş sayılı dosyasında yapılan delil tespitinde de belirtildiğini ileri sürerek YİDK’nin 2014-M-6137 sayılı kararının iptalini, müvekkilinin 2011/109232 sayılı 35. ve 38. sınıf ürün ve hizmetleri kapsayan “SİKAYETİM ŞİKAYETİNİZ DİNLEYEN BİRİ YOKSA, TÜKETİCİ-ÜRETİCİ İLETİŞİM KÖPRÜSÜ + Şekil” ibareli başvuru markasının tescilini talep ve dava etmiştirDavalı kurum vekili; davacı marka başvurusunun bir kısım ürünler çıkarıldıktan sonra ilana açıldığını, başvuruya diğer davalı tarafından yapılan itirazın reddedildiğini, bu karara karşı yapılan itirazın ise YİDK tarafından kabul edilerek marka tescil başvurusunun reddedildiğini, markalarda “ŞİKAYETİM” ibaresinin esas unsur olduğunu ve benzerlik nedeniyle karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, ürün ve hizmetlerin de benzer olduğunu, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili; “www.sikayetvar.com” ibareli web sitesinin 2001 yılından beri ilk ve en büyük şikayet platformu olarak kurulduğunu, davacıya internet sitesinin kendi iş modellerini taklit ettiğini, davacının marka başvurusunda yer alan esas unsurun “ŞİKAYETİM” ibaresi olduğunu ve diğer ibarelere başvurunun ret ihtimalini kaldırmak için yer verildiğini, “www.sikayetim.com” alan adının seçilmesiyle de bu durumun açıkça görüldüğünü, davacının reddedilen marka başvurusu ile müvekkilinin tescilli markalarının karıştırılma tehlikesi oluşturacak düzeyde birbirine benzediğini, tarafların internet sitelerinin görsel, tasarımsal ve kodlama açısından özelliklerinin, işbu davanın konusu olamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının başvurusu kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile davalının markaları kapsamındaki 16 ve 35’nci sınıftaki hizmetlerin birbirine benzediği, ancak davacının “SİKAYETİM ŞİKAYETİNİZ DİNLEYEN BİRİ YOKSA, TÜKETİCİ-ÜRETİCİ İLETİŞİM KÖPRÜSÜ+Şekil” ibareli markası ile davalının “ŞİKAYET VAR” ibareli markaları arasında karıştırılmaya neden olacak düzeyde bir benzerliğin bulunmadığı, dolayısıyla markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendinin uygulanamayacağı, davalı markaları bakımından 556 sayılı KHK 8/3 maddesi anlamında öncelik hakkının ispatlanamadığı, davalı markalarının da aynı KHK 8/4 maddesi anlamında tanınmış olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne,YİDK’nin 2014-M-6137 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kurum vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı kurum vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun, taraf markalarının 38. sınıf hizmetler yönünden aynı emtiaları kapsadığı, 35. sınıf hizmetler yönünden ise davacı başvurusunun “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” de davalı …’nin itiraza mesnet 2007/01130 sayılı markasının kapsamında aynen yer aldığı, belirtilen hizmet sınıfları yönünden taraf markaları arasında 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu, davalı …’nin davacı başvurusunun tescilini, 35. sınıf kapsamında kalıp da 16. sınıf malların satımına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri yönünden engelleyebileceği, 35. sınıf mağazacılık hizmetleri kapsamında kalan diğer özgülenmiş hizmetler yönünden ise davalı … ancak markasını bu hizmetlerde kullandığını ispatladığı taktirde başvurunun tesciline engel olabileceği, davalı … tarafından bu yönde bir iddiada bulunulmayıp, herhangi bir delil de sunulmadığından “Müşterilerin malları elvenşli bır şekilde görmesi ve satın alması için “Kağıt, karton (mukavva) ve bunlardan yapılmış ürünler (Kırtasiye amaçlı ürünler hariç). Plastik malzemeden mamül ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç) Büro makineleri Badana ve boya işleri ıçin fırçalar ve ruloların” bir araya getirilmesi hizmetleri, (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden, davacının marka tescil başvurusu ile davalı … Demirci’nin itiraza mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerliğin bulunduğu, bunun dışında kalan diğer 35. sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden ise benzerliğin bulunmadığı, davacının başvuru markasında ibarelerin aynı büyüklükte yazılmadığı, davacı başvurusunda, “ŞİKAYETİM” ibaresinin diğer ibarelere göre abartılı biçimde büyük ve koyu harflerle yazıldığı, diğer ibarelerin ise bu ibarenin etrafında küçük harflerle yazılmasının ve şekil unsurunun ayırt ediciliği sağlamadığı, asıl unsurunu “ŞİKAYETİM”, davalı markalarının asıl unsurunu ise “ŞİKAYET VAR” ibaresinin oluşturduğu, bu itibarla her iki markanın da benzer olduğu, aksi yöndeki bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği, bu nedenlerle mahkemece 38. sınıf hizmetler ile 16. sınıf mallara özgülenmiş 35. sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden davanın reddine, bunun dışında kalan diğer 35. sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereği kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilince, onama ilamındaki maddi hatanın düzeltilmesi istemiyle tavzih dilekçesi sunulmuştur.
Davacı vekilinin 10.04.2019 tarihli dilekçesi 6100 sayılı HMK’nın 304. maddesi çerçevesinde Dairemizce verilen 04.03.2019 tarihli ilamın tashihi istemine ilişkindir. Dairemizce verilen 04.03.2019 tarihli 2017/5171 esas 2019/1767 karar sayılı onama ilamı incelendiğinde ilamın gerekçesinde; “ Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde bir ifadeye yer verilmişse de anılan ifade, kanunun açık deyimiyle açık bir maddi hata niteliğinde olup söz konusu ibarenin anılan ilamın gerekçesinden çıkarılarak yerine “İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” paragrafı eklenmek suretiyle sonuca etkili görülmeyen maddi hatanın düzeltilmesine, keyfiyetin Dairemizin 04.03.2019 tarihli ilamının altına, HMK’nın 304/2 maddesi uyarınca ilavesine karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçeyle maddi hatanın düzeltimine ilişkin talebin kabulü ile, Dairemizin 04.03.2019 tarihli 2017/5171 esas, 2019/1767 karar sayılı ilamının gerekçe kısmından “Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” ibaresinin çıkarılarak yerine “İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” ibaresinin eklenmesi suretiyle maddi hatanın düzeltilmesine, işbu maddi hata düzeltimi ilamının HMK.’nın 304/2. maddesi gereğince, Dairemizin 04.03.2019 tarih ve 2017/5171 esas, 2019/1767 karar sayılı ilamına EKLENMESİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.