Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/150 E. 2020/3544 K. 23.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/150
KARAR NO : 2020/3544
KARAR TARİHİ : 23.09.2020

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01.11.2017 tarih ve 2016/171-2017/421 sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 22.09.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı asil … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “OTIS” ibaresini hem marka hem de ticaret unvanının asıl unsuru olarak kullandığını, markalarının ABD ve Türkiye’de tescilli olduğunu, OTIS markasının tanınmış marka olduğunu ve tanınmışlığın WIPO tarafından kabul edildiğini, davalının “OTİS” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu ve müvekkili tarafından yapılan itiraz üzerine başvurunun reddedildiğini ancak, davalının “OTİS” markasını kullanmaya devam ettiğini, bu durumun Antalya 1. Noterliği tarafından tespit edildiğini, davalıya çekilen ihtarnameden de sonuç alınamadığını ileri sürerek, davalının müvekkil şirketin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin durdurulması ve men’i, 556 sayılı KHK’nın 66/1-c maddesine göre şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, maddi tazminat talebini 135.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davacı markasının otomatik kapı sistemleri sınıfında tescilli olmadığını, marka hakkına tecavüz ya da haksız rekabet teşkil edecek bir eylemi ya da kullanımı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı beyanının ikrar sayılması için HMK’nın 154/3-ç m. göre beyanının okunup imzasının alınması gerektiği, buna sehven uyulmamasının davalı ifadesinin yanlış kayda geçtiği anlamına gelmeyeceği, bunun aynı zamanda maddi bir vakıa olup, HMK’nın 154/1 m. hükmü uyarınca bu samimi beyanın 23.12.2013 tarihli duruşmada alındığının maddi bir gerçek olduğu, maddi gerçekliğin ispatının ise, HMK’nın 156/1 m. göre tutanakla olduğu, davalı bozma ilamından sonra ifadesini değiştirse de, bunun duruşmadaki anlatımını yani maddi vakıayı ortadan kaldırmadığı zira, imzası alınmayan ancak resmi belge olan ve kendisi tarafından duruşmada samimi olarak beyan edilen anlatımları ile OTIS markalı ürünleri kullandığının sabit olduğu, davalının OTİS markasını almak için TPMK’na 2011/47524 sayılı başvuru yaptığı, davacının itirazı ile başvurusunun reddedildiği, hayatın olağan akışına göre sırf kapı montaj işini yapmak için marka başvurusu yapılmayacağı, davacı tarafça 12.03.2012 ve 15.02.2013 tarihli davalıya gönderilen ihtarlarda OTİS markasını kullanmaması belirtilmesine rağmen davacının kullanımlarının 06.05.2013 tarihli noter tutanağı ile tespit edildiğinden davalının bozmadan önceki duruşmadaki anlatımının aynen geçerli bir ikrar ya da anlatım olarak kabul edilip, davacı tarafın marka hakkına karşı davalı tarafça marka ihlali ve haksız rekabette bulunulduğu sonucuna varıldığı, bilirkişi görüşünden hareketle 6098 sayılı TBK’nın 50/2 m. uyarınca emsal bir lisans sözleşmesi bulunmadığından zarar hesabının hakkaniyet prensibi esas alınarak 137.982,00 TL’nin 4/6 oranı esas alınıp 91.988,00 TL maddi tazminata hükmedildiği gerekçesiyle maddi tazminat dışında daha önce verilen karar bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalının bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.676,88 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 23/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.