Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/1247 E. 2019/8095 K. 11.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1247
KARAR NO : 2019/8095
KARAR TARİHİ : 11.12.2019

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/07/2017 tarih ve 2016/315 E.- 2017/281 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 06/06/2018 tarih ve 2018/32 E.- 2018/671 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2000 17287, 2004 09400, 2002 02062, 2004 28890, 2004 01100, 2004 27738, 2003 14922, 2000 19677, 2004 23861, 2002 02061, 2000 18009 sayılı “CEP”, “CEPÖĞRENCİ”, “CEPÇOCUK”, “CEPTAVSİYE”, “CEPPARTNER”, “CEPARKADAŞ”, “CEPBERABER”, “CEP REHBER”, “CEPAİLE”, “CEPCHANGE”, “CEPKART” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “CEPOKUL” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı kuruma başvurduğunu, 2015/33942 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, halbuki müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yararlanılacağını ileri sürerek, TPMK YİDK’nın 27.05.2016 tarihli ve 2016/M-5664 sayılı kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “CEP” ibaresinin ayırtedici karakterinin zayıf olduğunu, bu husus gözetildiğinde başvuru konusu ibare ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiş ve herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “CEPOKUL” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “CEP” asıl unsurlu seri markalar arasında işitsel, görsel, kavramsal olarak ve genel izlenim itibariyle karıştırılma riski bulunacak düzeyde benzerlik bulunmadığı, itiraza mesnet markaların başlangıçtan itibaren veya kullanımla sonradan kazanılmış yüksek bir ayırt ediciliklerinin olduğundan söz edilemeyeceği, başvuruda yer alan ilavelerin çekişmeli mal ve hizmetlerin ortalama tüketicileri bakımından farklı algılanmalarına yeterli olduğu, ortalama tüketicilerin başvuru ile itiraza mesnet markaları taşıyan mal ve hizmetlerin aynı işletmeden geldiği veya ekonomik, ticari yada idari olarak bağlantılı bulunduğu zannına kapılmasının, biri yerine diğerini alması riskinin dahi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinini istinaf itirazları yönünde; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, zira “cep” ibaresinin, cep telefonunu ifade eden ve bu yolla sunulan hizmetleri çağrıştıran ayırt ediciliği düşük bir kelime olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf itirazlarının esas yönünden reddine, davalı … … vekilinin istinaf itirazı yönünden ise; davalı … …’nın, yargılamada vekille temsil edildiği ve davanın da reddine karar verilmiş olmasına rağmen anılan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, davalı … … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davanın reddine, ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T. uyarınca hesaplanan 2.860,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 11/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.