Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2019/1073 E. 2019/7459 K. 25.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1073
KARAR NO : 2019/7459
KARAR TARİHİ : 25.11.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 23/10/2018 tarih ve 2018/402-2018/1075 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 19/06/2007 tarihli protokolle müvekkiline ait Ambarlı Termik Santrali İşletme Müdürlüğü sahasında yer alan 6084 parsel sayılı taşınmazın 12.070,46 m2, 13485 parsel sayılı taşınmazın 7.058,00 m2, 19919 parsel sayılı taşınmazın 2.652,04 m2’lik kısmı olmak üzere 21.780,50 m2 arsa ile 03/02/2009 tarihli ek protokolle bu taşınmazların bitişiğinde yer alan 7.226,70 m2 arsa olmak üzere toplam 29.006,70 m2 protokollerde belirtilen şartlar dahilinde davalı BEDAŞ’ın kullanımına tahsis edildiğini, 19/06/2007 tarihli protokolün 8.3. maddesi “EÜAŞ veya BEDAŞ’dan herhangi birinin özelleşmesi halinde protokol kendiliğinden sona erer. Bu durumda BEDAŞ herhangi bir hak talebinde bulunamaz” şeklinde olduğunu, 03/02/2009 tarihli ek protokolün süresinin 1 yıl olduğunu ve talep ile bir defa uzatıldığını, ayrıca 9.2 maddesi “Protokolün yürürlükte olduğu süre içerisinde BEDAŞ’ın özelleştirilmesi durumunda protokol kendiliğinden sona erer. BEDAŞ’ın haklarını devralan firma sahanın kullanımıyla ilgili herhangi bir hak talebinde bulunamaz” şeklinde olduğunu, 08/03/2013 tarih ve 28581 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile BEDAŞ’ın hisselerinin tamamı … ortak girişimine devredilmesi ile özeleştirildiğini, bu durumda protokollerin son bulduğunu, davalı taraftan bu hususları belirterek tahliye talep edilmesine rağmen davalı tarafın arsayı tahliye etmediğini, ileri sürerek her iki protokole dayanarak tahsis edilen toplam 29.006,70 m2 taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davaya dayanak olan 03/02/2009 tarihli protokolün 9.2. maddesinin müvekkilinde bulunan sözleşme nüshasında yer almadığını, 19/06/2007 tarihli protokolde tahliyeye ilişkin hükmün bulunması da hukuka uygun olmadığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki protokollerin bir nevi yap işlet devret modelinde arsa tahsisi olduğu, 03/02/2009 tarihli ek protokolün süresinin l yıl olduğu ve 1 yıl daha uzatıldığı, 19/06/2007 tarihli protokolün 8.3. maddesinde taraflardan birinin özelleşmesi halinde protokolün kendiliğinden sona ereceğinin düzenlendiği, protokolün bu hüküm nedeniyle davalı tarafın 08/03/2013 tarihinde özelleştirilmesi ile son bulduğu, 03/02/2009 tarihli ek protokolün 9.2. maddesinin de aynı şekilde BEDAŞ’ın özelleştirilmesi durumunda protokol kendiliğinden sona ereceğini düzenlediği, davalı taraf kendi sözleşme nüshasında böyle bir hükmün bulunmadığını iddia etmiş ise de bu hususun başka bir davada görülmesi gerektiği, ayrıca bu protokolün süresinin sona erdiği ve 08/03/2013 tarihinde davalının özelleştirildiği, bu durumda BEDAŞ’ın belirtilen taşınmazlar üzerinde fuzuli işgal durumuna düştüğü gerekçesiyle BEDAŞ’ın müdahalesinin önlenmesi ile belirtilen parsellerden tahliyesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dairemizin önceki bozma ilamında, davanın, taşınmazların mülkiyetine taallük etmesi nedeniyle taşınmazların değerinin harca esas değer olacağı ve davanın nispi harca tabii olduğu belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak tespit edilen nispi harcın 1/4’ü davacı tarafa tamamlatılarak davaya devam edilmiştir. Ancak buna rağmen hükümde davanın maktu harca tabi olduğu gerekçesiyle maktu harca hükmedilmesi isabetli olmayıp, kararın bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz istemlerinin REDDİNE, (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.