Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/897 E. 2019/3329 K. 30.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/897
KARAR NO : 2019/3329
KARAR TARİHİ : 30.04.2019

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/03/2017 tarih ve 2015/15 E.- 2017/200 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 08/12/2017 tarih ve 2017/1127-2017/876 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket aleyhine açılan, Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/155 E. Sayılı dava dosyasında, müvekkilinin sorumluluk alanında bulunan kablo ve havai hat arıza bakım ve onarım işlerine ait ödemelerin, 31/12/2002 tarihinden sonraki fiyat farkı olan 600.000,00 TL’nin, temerrüt tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline ilişkin istemin kısmen kabul edildiğini, mahkeme kararı gereğince 519.357,51 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğini, kararın onanarak kesinleştiğini, mahkemece hükmedilen bedelin Bakırköy 9. İcra Müdürlüğü’nün 2011/6396 sayılı icra dosyasındaki icra emri uyarınca dava dışı …e ödendiğini, davaya konu olayın dağıtım sisteminin işletmesi ile ilgili olduğunu, müvekkil şirket ile TEDAŞ arasında aktedilen 24/07/2006 tarihli İHDS öncesi dönemde gerçekleştiğini, dolayısıyla sorumluluğun TEDAŞ’a ait olduğunu, müvekkil şirket tarafından ödenen bedelin davalı şirkete rücu edilmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak Beyoğlu 2. ATM’nin 2010/155 E. 2010/461 K. Sayılı ilamı uyarınca hak sahiplerine ödemek zorunda kalınan 940.218,42 TL ile hazineye ödenmiş olan 30.920,73 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davacı 19.09.2016 tarihinde 940.218,42 TL’lik ana talebini 1.006.053,82 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, ödemenin yapıldığı tarih göz önüne alındığında 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunu, esas açısından TEDAŞ ile dağıtım şirketleri arasında 24/07/2006 tarihli İHDS imzalandığını, sözleşmelerin ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi ile birlikte ele alınarak değerlendirilmesinin gerektiğini, 04/04/2012 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 2313 sayılı yazısında devre esas bilanço düzenlemelerinin yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, bu nedenle davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını, davacının basiretli tacir gibi davranarak özelleştirme kapsamında her türlü teknik, hukuki, finansal ve diğer hususlarda sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumu bilerek devir anlaşmasını imzaladığını, ayrıca İHDS gereğince sözleşme tarihinden sonra ortaya çıkacak idari ve hukuki ihtilafların TEDAŞ’a bildirilmesinin gerektiğini, ancak davacı tarafından herhangi bir bildirim yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İHDS’den önce kabloların bakım – onarım hizmetini yapan dava dışı 3. kişinin, davacı aleyhine açmış olduğu davanın Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde kısmen kabul edildiği, kararın onandığı, mahkeme ilamına dayalı olarak icra takibi yapıldığı, icra dosyasına davacı tarafından yatırılan para ile hazineye yatırılan paranın rücuen tazmini için açılan bu davada, bilirkişinin raporunda tespit ettiği gibi hizmetin 24/07/2006 tarihli İHDS’den önce verildiği, İHDS’nin 7.1, 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince ihtilaf sözleşmenin imzalanmasından önceki bir tarihte ortaya çıktığı tespit edildiğinden sorumluluğun TEDAŞ’ta olacağı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 1.036.977,52 TL alacağın, 1.006.053,80 TL yönünden ödeme tarihi olan 25/05/2011, 7.786,90 TL yönünden ödeme tarihi olan 29/12/2010 ve 23.136,80 TL yönünden 26/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin verdiği kararda, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 53.126,93 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 30/04/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiyedeki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı TEDAŞ’a ait olmakla birlikte, TEDAŞ’tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
TEDAŞ tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı şirket, tüm hisseleri davalı …’a ait olmak üzere 28/05/2013 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı Beda Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri devredilerek 28/05/2013 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir. Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 28/05/2013 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce yapılmıştır.
Özelleştirme aşamasında Boğaziçi EDAŞ tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle Boğaziçi EDAŞ’ın özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı …’tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
Keza, 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” …… şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı …..” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan 28/05/2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve TEDAŞ’ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 28/05/2013 tarihi öncesi yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı …’tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise, 28/05/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 28/05/2016 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen dava konusu ödemeden dolayı, 28/05/2013 sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından dava reddedilmek üzere kararın bozulmasına karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.