Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/5697 E. 2019/248 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5697
KARAR NO : 2019/248
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 19/07/2018 tarih ve 2017/714-2018/520 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, asıl davada davacı şirketin davalı Banka’dan kullandığı krediye, diğer davacının kefil olduğunu, kredi borcunun zamanında ödenememesi nedeniyle hesabın kat edilip davacılar hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi ve ilamsız takip yoluyla icra takiplerine girişildiğini, borcun tasfiyesi amacıyla taraflar arasında 07.12.2007 tarihli bir protokol imzalandığını ve davacı şirkete ait otelin davalı bankaya devredildiğini, davalının 07.07.2009 tarihli ihtarname ile kullanım bedeli ödenmediği gerekçesiyle protokolü haksız şekilde feshettiğini, otelin değerinin davalıya olan borçtan çok fazla olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli dava konusu otelin tapu kaydının iptali ile davacı şirket adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde hesaplanacak gayrimenkul bedelinden davalı alacağının mahsubu ile oluşacak bakiyeden şimdilik 50.000,00 TL’nın temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Birleşen davada davacı şirket vekili benzer gerekçelerle otelin protokolün fesih tarihindeki bedelinden borçlarının mahsubu ile 450.000,00 TL’nın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin protokol gereği kullanım bedelini ödemediği gibi ödemenin aksadığı 3. aydan sonraki 1 ay içinde oteli boş ve sağlam olarak davalıya teslim de etmediğini, bunun üzerine protokolün haklı nedenle feshedildiğini, protokolde taşınmazın değerinin açıkça 13.500.000 USD olduğunun belirlendiğini, taşınmazın gerek davacının bankaya olan borcunun ödenmesi gerekse taşınmaz üzerindeki çok sayıdaki ipotek alacaklısının alacaklarının ödenmesi amacıyla ve tarafların serbest iradesiyle davalıya satıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, protokolün banka tarafından feshinin haksız olduğu, davacı şirketin fesih tarihi itibariyle otelin değerinden borçlarının mahsubu ile kalan bakiyeyi istemekte haklı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davada alacak taleplerinin kabulüne, tapu iptal ve tescil talebi yönünden ise feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun yapılandırılmasına ilişkin protokolün davalı tarafça haksız feshedildiği iddiasından kaynaklı tapu iptali ve alacak istemine ilişkindir. İlk dava … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış ve dava derdest iken davacı şirket tarafından aynı sebeplere dayanılarak 450.000,00 TL miktarlı ek dava açılmıştır. 450.000,00 TL alacak istemine ilişkin bu dava … 4. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir. Davacının da talebi doğrultusunda aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunması nedeniyle 4.Asliye Ticaret Mahkemesi birleştirme kararı vererek yasa gereği dosyayı 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne göndermiştir. 6100 sayılı HMK’nın 166/1 maddesi gereğince bu karar 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’ni bağlamakta yani her iki davaya da 2. Asliye Ticaret Mahkemesi bakmakla görevli iken 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce birleşen davanın miktarı itibariyle heyet halinde bakılması gerektiğinden bahisle yasada olmayan gerekçe ile dava dosyalarını 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne göndermesi, ve bu mahkemece de aslında 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılması gereken davalara bakılarak hüküm tesis edilmesi HMK’nın emredici hükümlerine aykırı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.