Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/5658 E. 2019/6772 K. 04.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5658
KARAR NO : 2019/6772
KARAR TARİHİ : 04.11.2019

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Giresun 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 05/06/2018 tarih ve 2017/18 E- 2018/281 K. sayılı kararın davalı-karşı davacı vekili ve davalı … Müdürlüğü vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 23/10/2018 tarih ve 2018/1382 E- 2018/1353 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili ve davalı … Müdürlüğü vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin davalı-karşı davacı şirketin 29.11.2013 tarihli ortaklar kurulu kararına dayalı olarak 50 payını 21.01.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi ile devraldığını, ancak şirket yetkilisinin devir işlemini yapmadığını, pay defterine işlemesine rağmen sicile tescil edilmediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı … müdürlüğüne ihbarda bulunduğunu, ancak tescil talebinin reddedildiğini, işlemlerin usulüne uygun yapıldığını ancak şirket yetkililerinin kötü niyetli hareketi neticesinde hisse devrinin sicile tescil edilmediğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini ifa ettiğini ileri sürerek anılan hisse devir işleminin geçerli olduğunun tespitiyle ticaret siciline tescilini talep ve dava etmiş, müvekkilinin diğer ortaklarla arasındaki harici sözleşme doğrultusunda edimlerini ifa ettiğini, ödemelerin yapıldığını, davalı-karşı davacı şirketin nakit ihtiyacı nedeniyle … plakalı aracın 26.03.2013 tarihinde müvekkiline devredilerek şirkete 100.000,00 TL nakit aktarıldığını, yine şirketin D1 belgesi alımını sağlamak amacıyla müvekkili adına kayıtlı aracın davalı-karşı davacı şirkete devredildiğini, bedelinin ödenmediğini, aracın kasko değerinin 76.582,00 TL olduğunu, davalı-karşı davacı şirketin yolcu taşıma belgesini alması için sözleşmenin 11. maddesine göre 51.191,00 TL’nin müvekkilince ödendiğini, diğer ortak …’ın kredi kartı borcu için kredi çekilerek 42.750,00 TL’nin müvekkilince ödendiğini, davalı-karşı davacı şirketin kredi borcu için 228.937,26 TL’nin ödendiğini, davalı-karşı davacı şirketin kredi çekememesi nedeniyle müvekkiline araç aldırılarak kredi çektirildiğini, davalı-karşı davacı şirketin kefil olduğunu, kredi borcunun şirket geliri ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak davalı-karşı davacı şirketin ödeme yapmaması nedeniyle anılan kredinin 105.000,00 TL’nin müvekkilince ödendiğini, şirket kıyafet alımları için 26.10.2013 tarihinde çekle yapılan 5.500,00 TL, araç lastikleri için 11.05.2014 tarihinde çekle yapılan 6.240,00 TL, araç bakım için 17.05.2014 tarihinde çekle yapılan 2.750,00 TL, ortak…’nun kızı için çekle 3.585,00 TL ödeme yapıldığını, aynı ortağa şirket yararına kullanılmak üzere elden 27.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı-karşı davacı şirketin kötü niyetli olduğunu savunarak karşı davanın reddini istemiş, karşı davaya cevap dilekçesiyle karşı davanın kabulü halinde ise müvekkilince yapılan ödemelerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı şirket vekili; devir sonrası şirkete başvurunun olmadığını, ortaklar kurulu onayına sunulmadığını, pay defterine kayıt ve tescile ilişkin talep bulunmadığını, onayın devir sonrasında yapılması gerektiğini, devir bedelinin ana sözleşme uyarınca nominal bedel olduğunu, devir sözleşmesindeki bedelin gerçeği yansıtmadığını, gerçek bedelin 500.000,00 TL olduğunu, 380.000,00 TL’sinin şirketin kredi borcuna karşılık, kalan 120.000,00 TL’sinin ise 40.000,00 TL nakden kalan 80.000,00 TL’sinin ise çek ile ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacı-karşı davalı tarafından 28.08.2013 tarihinden 28.07.2014 tarihine kadar kredi borcundan 164.171,50 TL davacı-karşı davalı tarafça taksitlerle şirket yararına ödendiği ancak kalan taksitlerin ödenmediğini, kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle yapılandırmaya gidildiğini, müvekkilinin temerrüde düştüğünü, 80.000,00 TL bedelli çek ile 17.000,00 TL bedelli emre muharrer senet verildiğini ancak kalan 23.000,00 TL’nin elden verilmesi gerekirken ifa edilmediğini, davacı-karşı davalının üzerine düşen yükümlülükleri ifa etmediğini ileri sürerek hisse devrinin geçersizliğinin tespitiyle iptalini talep ve dava etmiş, asıl davanın ise reddini istemiştir.
Davalı … müdürlüğü vekili davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı-karşı davacı şirketin 29.11.2013 tarih ve 1 nolu kararı ile şirket ortaklar kurulunun şirket merkezinde toplanarak kararlar aldığı, şirket ortaklarından…’ın 50 pay hissesini 32.500,00 TL karşılığı davacı-karşı davalıya devrettiği, devir sonucunda 65.000,00 TL sermayenin 49 pay Naime, 50 pay Selahattin, 1 pay …’a ait olmak üzere karar alındığı, kararda ayrıca noter devir işlemlerinin yapılmasına, ilgili kurumlara bilgi ve belge verilmesine oybirliğine karar verildiği, kararın ortaklarca imzalandığı, Giresun 2. Noterliğinin 4845 yevmiye numaralı işlemi ile onaylandığı, anılan işlemden sonra ise Giresun 2.Noterliğinin 21.01.2014 tarih ve 286 yevmiye numaralı işlemi ile hisse devri yapıldığı, buna göre davalı-karşı davacı şirketin 29.11.2013 tarih ve 1 numaralı kararı dayanak yapılarak şirket ortaklarından…’ın 50 adet hissesini 32.500,00 TL karşılığı davacıya devrettiğine ilişkin hisse devri sözleşmesi yapıldığı, kanunca aranan iki şartın da yerine getirildiği, kanunda belli bir sıra öngörülmediği, bu nedenle ortaklar kurulunca devirden önce karar almasının ortakların bu husustaki görüşlerini yansıttığı, ortakların devre bir itirazının olmadığı, devre onayın önce veya sonra verilmesinin devrin geçerliliğine etkisinin olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, davacının davalı-karşı davacı şirketten almış olduğu hisse devrinin geçerli olduğunun tespitiyle ilgili sicile tesciline, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı-karşı davacı şirket vekili ve davalı … müdürlüğü vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı-karşı davacı şirket vekili ve davalı … müdürlüğü vekilinin istinaf başvurularının, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı-karşı davacı vekili ve davalı … müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Asıl dava, hisse devir sözleşmesinin geçerli olduğunun tespitiyle anılan hisselerin ticaret siciline tescili, karşı dava ise aynı hisse devir sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçeyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davalı-karşı davacı şirket vekili ve davalı … müdürlüğü vekilince yapılan istinaf başvurularının ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; asıl davaya konu hisselerin dava dışı…’dan devralındığı, karşı davada anılan hisse devrine ilişkin olarak ödemelerin bir kısmının önceki hisse sahibi…’a, bir kısmının ise davalı-karşı davacı şirkete yapılacağının kararlaştırıldığı halde ödemelerin yapılmadığına dair iddianın ileri sürüldüğü, ancak her iki davanın da, dava dışı…’a husumet yöneltilmeksizin ikame edildiği ve İlk Derece Mahkemesince, taraf teşkili sağlanmaksızın işin esasına girilip karar verildiği nazara alınarak işbu davalarda verilecek olan hükümlerin, hisselerin devralındığı dava dışı…’ın hukuki durumunu ve haklarını etkileyeceği anlaşılmakla, dava dışı…’ın asıl ve karşı davalarda taraf olarak yer alması gerekli olup anılan kişinin yokluğunda her iki davaya konu uyuşmazlıkların esasına girilerek sonuçlandırılması mümkün değildir. Bu durumda, hisse devrine ilişkin olarak açılan asıl ve karşı davanın görülebilmesi için öncelikle, asıl ve karşı davanın davacılarına, hissesini devreden dava dışı…’a husumet yöneltilerek dava açılması için usulüne uygun süre verilip anılan davaların açılması halinde işbu dava ile birleştirilmeleri sağlandıktan sonra uyuşmazlıkların esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince, yukarıda belirtildiği şekilde taraf teşkili sağlanmaksızın asıl ve karşı davanın esası hakkında verilen kararlara dair davalı-karşı davacı şirket vekili ve davalı … müdürlüğü vekilince yapılan istinaf başvurularının Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, re’sen bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma neden ve şekline göre, davalı-karşı davacı şirket vekilinin ve davalı … müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı şirket vekilinin ve davalı … müdürlüğü vekilinin temyiz istemlerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı şirket vekilinin ve davalı … müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 04/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.