Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/5375 E. 2020/3541 K. 23.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5375
KARAR NO : 2020/3541
KARAR TARİHİ : 23.09.2020

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Tüketici Mahkemesince verilen 20.06.2017 tarih 2016/1678- 2017/472 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.09.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile gelir koruma sigorta poliçesi imzaladığını, iş sözleşmesinin işvereni tarafından feshedilmesi üzerine işsizlik tazminatını almak için davalıya müracaat ettiğini ancak talebinin reddedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.- TL sigorta alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;ıslahla talebini 30.000.- TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iş akdinin isteği dışında sonlandırıldığı, davalının sigorta poliçesi gereği işsiz kaldığı dönemle ilgili davacıya tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 30.000,00 TL’nin 1.000.- TL’sine 21.05.2015 dava tarihinden, 29.000.-TL’sine 31.05.2017 ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
(1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2) Dava, gelir koruma sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı yan, tazminat talebini 31.05.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile yükseltmiş ve davalı tarafça ıslah talebine karşı süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de bu konuda mahkemece olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu itibarla, mahkemece, öncelikle davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı def’i konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi ve daha sonra işin esasının çözüme kavuşturulması gerektirken; anılan husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararı davalı yararına bozulması gerekmiştir.
(3) Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin ıslahla arttırılan kısma ilişkin verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmğn temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin ıslahla arttırılan kısma ilişkin verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 23.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.