Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/5273 E. 2020/2807 K. 11.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5273
KARAR NO : 2020/2807
KARAR TARİHİ : 11.06.2020

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/05/2016 gün ve 2013/242 – 2016/486 sayılı kararı bozan Daire’nin 22/05/2018 gün ve 2016/15068 – 2018/3806 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili ve davalı …. vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 8 adet bireysel emeklilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin Hülya Demirel’in katılımcı olduğu sözleşmelerde katılımcı hesabına katkı payı ödeyen kişi olduğunu, 15.12.2011 tarihinde diğer davalı … ile fonların %100’ünün büyüme amaçlı hisse senedi fonunda kalması devam eden aylık katkı payı ödemelerinin ise karma likit fonunda değerlendirileceği hususunda mutabık kaldıklarını, ancak davalıların müvekkilinin talebinin tam tersine işlem yaptıklarını, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, zararın tespiti ile şimdilik 20.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 05.04.2016 tarihli dilekçeyle, talep sonucunu 782.722,89 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı Avivasa Sigorta A.Ş vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davacı vekili ve davalı … vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekili ve davalı …. vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekili ve davalı …. vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 38,50 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 477,45 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacı ve davalı ….’den ayrı ayrı alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 11/06/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, taraflar arasında düzenlenen bireysel emeklilik sözleşmesine dayalı olarak, talimata aykırı fon alımı yapıldığı ve bu suretle zarara uğranıldığı iddasıyla açılan tazminat davasıdır.
Dava, 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde gösterilen belirsiz alacak davası olarak açılmış ve mahkemece esastan karar verilmiş ise de Dairemizce alacağın belirlenebilir olduğu ve bu nedenle belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen karar bozulmuştur. Davacı, karar düzeltme talep etmektedir.
Davacının talep ettiği zarar miktarı belirlenebilir olduğundan belirsiz alacak davası açılamayacağı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte davacının dava dilekçesinde maddi vakıalar açıklanarak şimdilik 200.000 TL talep edildiğinden mahkemenin davayı HMK 109/1 maddesinde gösterilen kısmi dava olarak nitelendirmesi HMK’nın 33. maddesi ile 04.06.1958 tarih 1958/15-6 sayılı İBK’ya da uygundur. Bu nedenle sayın çoğunluğun davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle reddi gerektiği yönündeki bozma ilamına katılmadığımdan davacının bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulü gerekmekle reddi yönündeki karara katılamıyorum.

KARŞI OY

Dava; taraflar arasında düzenelenen bireysel emeklilik sözleşmesine dayalı olarak davacının talimatına aykırı fon alımı yapılarak davacının uğradığı zararını tazminine ilişkin olarak açtığı belirsiz olacak davasıdır.
Davanın kabulüne karar veren İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.05.2016 tarih, 2013/242 esas ve 2016/486 karar sayılı kararının temyiz incelemesini yapan Dairemiz çoğunlukla verdiği karar ile; uyuşmazlığın belirlenebilir nitelikte olduğu davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararının olmadığı gerekçesi ile yerel mahkeme kararının bozmuştur.
Oy birliği ile de; iki adet biresyel emeklilik sözleşmesinin Hülya Demirel’in katılımcı olduğu gerekçesi ile aktif husumet ehliyetinin yokluğu nedeni ile mahkeme kararını bozmuştur.
Karar düzeltme incelemesinde de aynı gerekçelerle karar düzeltme istemi red edilmiştir.
Her iki bozma nedeni ve karar düzeltme isteminin reddi ile ilgili olarak sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır.
Davanın açıldığı tarihte, davacının açacağı davada talep edeceği alacağının miktarını 6100 sayılı HMK 119,1/ğ maddesi gereğince kesin ve tam olarak dava dilekçesine yazması gerekir. Ancak bu belirlemeyi tam ve kesin olarak yapma imkanına sahip değilse ya da imkansız ise; davacı davasında dayandığı hukuki ilişkiyi ve asgari bir değer belirterek davasını açabilir. 1086 sayılı HUMK’ta olmayan bu düzenleme 6100 sayılı HMK 107. maddesi ile Mehaz İsviçre ve Alman Usul Kanunu ile paralel bir düzenleme yaparak bu imkanı sağlamıştır.
Belirsiz alacak davasının açılabilmesi için, davacının dava açacağı miktarı ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirleyebilmesinin imkansız olması ya da bunun kendisinden beklenmemesi gerekir.
Daire yukarıda bilirtilen değerlendirmeyi bozma ilamının gerekçesinde zikretmiştir. Bozma ilamının 3. sayfasının 2. paragrafında “ Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması da bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması da dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulması ile mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir.”
Ancak Dairenin sayın çoğunluğu dava konusu davacı zararını ya da alacağını belirlenebilir nitelikte olduğunu kabul etmiştir.
Somut olayda davalı sigorta şirketinin ancak mahkeme kararı ile verdiği bilgi ve belgeler üzerinde birden çok bilirkişi incelemesi yapılarak uyuşmazlık konusu miktar olarak belirlenebilmiştir. Davacı dava açmadan önce davalı şirkete başvurmasına rağmen davalı bilgi ve belgeleri davacı ile paylaşmamıştır. Hatalı fon değişikliği sonucu davacının uğradığı ileri sürelen gelir kaybı ancak yargılama sonucunda tespit edilebilmiştir.
Davacı davalı taraf ile olan hukuki ilişkiyi dava dilekçesinde maddi olgularla birlikte ortaya koymuş, alacağının belirsiz olduğunu somutlaştırmıştır. Dürüstlük kuralına uyarak uygun bir şekilde geçici talep sonucunu dava dilekçesinde göstermiştir.
Gerek çoğunluğun davanın bilirsiz alacak davası olmadığı yönündeki görüşüne, gerekse de temyiz incelemesine azlık oy sahibi sayın üyelerimizin kısmi dava nitelendirmesi yönündeki hukuki değerlendirmelerine katılmıyorum.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı kabul edilerek; karar düzeltme isteminin kabulü ile;
Hülya Demirel’in katılımcı oludğu iki adet bireysel emeklilik sözleşmesinin katkı payının davacı … tarafından ödenmiş olması; 6100 sayılı HMK 124/3 maddesi gereğince, maddi bir hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu hususun düzeltmesi için mahkemece davacı tarafa imkan tanımalı gerekçesi ile bozma ilamının bu şekilde düzeltilmesine;