Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/511 E. 2019/5744 K. 24.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/511
KARAR NO : 2019/5744
KARAR TARİHİ : 24.09.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18/09/2017 tarih ve 2012/61-2017/720 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı … Holdıng A.Ş. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24/09/2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalılardan Kombassan Holding A.Ş. vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, TTK, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandığını, TTK’nın 336. maddesi uyarınca yönetim kurulu başkanı olan davalı …’ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 29.735 DM karşılığı 31.172,23 TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili; zamanaşımı def’i ile birlikte davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili; zamanaşımı ve hak düşürücü süreye ilişkin itirazda bulunmuş, müvekkilinin şirket yöneticisi olarak sorumluluğunun söz konusu olmadığını savunmuştur.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; zamanaşımı def’i ileri sürülmesinin TMK’nun 2. maddesindeki dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, davalıların davacıyı aldatma kastıyla hareket ederek haksız fiilde bulundukları, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, davalı şirketler tarafından hazırlanarak SPK’ya gönderilen 09.02.2005 tarihli yazı ekinde yer alan CD’ler içerisinde davacıya ilişkin bilgilere yer verildiği, davacının CD’de belirtildiği üzere Kombassan İnşaat… A.Ş’ye 15.182 EURO parayı ödediği, ortaklık durum belgesi nakit hanesinde yer alan ve davacıya ödenmiş olan toplam 536 EURO ve davalı tarafından sunulan BacoAssets Inc. başlıklı belgeye göre davacının sattığı hisse senetleri karşılığı aldığı 2.400,00 EURO ile toplam 2.930,00 EURO’nun mahsubu gerektiği, bu durumda davacının bakiye alacağının 12.251 EURO olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, 25.116,60 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı … Holdıng A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı …Ş. vekilinin ve davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalıların yüksek kâr payı verileceği ve yatırılan paraların istendiği zaman iade edileceği vaatleriyle para topladığını, bu şekilde müvekkilinin dolandırıldığını ve müvekkilinden 26.02.2000 tarihli, “ortaklık durum belgesi” adlı belge ile 29.735 DM alındığını ileri sürerek geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespitini ve 29.735 DM (15.203 EURO) karşılığı 31.172,23 TL’nin tahsilini talep etmiş, mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı şekilde, davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine ve davalı şirketlerin SPK’ya bildirdikleri bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalı şirketlerin birleşmesi ve kayda alınması amacıyla SPK’ya kendilerinin verdikleri 09/02/2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazıların ekine ortak olunan şirkete verilen sermaye katılım bedelleri ile kişiler arasındaki hisse değişimine ilişkin ödeme ve tahsilatlara dair bir takım listeler eklenmiş ve daha sonra davalı şirketler ise, hissedarlar arası hisse devri sırasında devreden hissedarın tahsil ettiği miktarların telefon, mektup ve sair yöntemlerle yapılan araştırma sonucu tespit edildiğini, tahsil edilen paranın şirket kasasına girmediğini savunmuşlardır. Bu durumda, mahkemece, davacının davalı şirketin ortağı olmadığı ve davalıların eyleminin haksız fiil olduğu tespit edildiğine göre, “ortaklık durum belgesinde” yazan miktar gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davalılar tarafından SPK’ya sunulan ve içeriği davalılar tarafından dahi kabul edilmeyen SPK kayıtlarında yer alan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca mahkemece, ortaklık durum belgelerinin (N) sembolü/harfiyle veya (NAKİT) kelimesi ile sembolize edilmiş nakit hanesinde belirtilen nakit alınan DM miktarının davacının alacağından düşülmesi gerektiği kabul edilerek, 2 adet ortaklık durum belgesinin nakit hanesinde yer alan toplam 1.036 DM (530 EURO) alacak miktarından düşülmüştür. Oysa, davacı tarafça davaya dayanak gösterilen tek bir ortaklık durum belgesi söz konusu olduğu, 26.02.2000 tarihli ortaklık durum belgesinde, nakit hanesinden sonra “KLN HS” ve “KLN DM” şeklinde gösterilen kalan hisse miktarlarının ve kalan bedellerin yazılı olduğu kısımlar yer almakta olup, davada bu ortaklık durum belgesindeki KLN DM hanesinde yazılı olan 29.735 DM talep edilmektedir. Kaldı ki bu belgenin (N) NAKİT hanesi de (0) sıfırdır. Her ne kadar gerekçeli kararda davalı tarafça sunulan bir adet ortaklık durum belgesinden bahsedilmiş ve nakit hanesinde 1.036 DM yazılı olduğu ve davacı tarafça belgeye ve imzaya karşı beyanda bulunulmadığından işbu belgenin davacı tarafça benimsendiği ifade edilmiş ise de, dosya kapsamında söz konusu ortaklık durum belgesi görülememiştir, hangi tarihli ortaklık durumunu gösterdiği tespit edilemediği gibi davayla bağlantısı da anlaşılamamıştır. Bu durumda söz konusu ortaklık durum belgesinin dosyaya yeniden kazandırılması ve davacının davasına dayanak yaptığı ve dosyaya sunduğu ortaklık durum belgesi ile karşılaştırılarak içeriğindeki bilgilerin değerlendirilmesi gerekirken, davacının dava dilekçesinde 26.02.2000 tarihli ortaklık durum belgesine dayanarak 29.735 DM (15.203 EURO) karşılığı 31.172,23 TL talep ettiği gözardı edilerek, davalı tarafça sunulduğu ifade edilen belgedeki (N) nakit hanesindeki bedelin alacak miktarından düşülmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalı şirketler vekilince, davacının hisselerinin bir kısmını satarak gelir elde ettiği ve 2.400 Euro tutarında bir meblağı davalılardan iade aldığı savunulmuş, 15.03.2000 tarihli “Baco Assets Inc.” başlıklı belge ibraz edilmiştir. Bu suretle mahkemece, borcu sona erdiren ödeme vakıasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülmesinin mümkün olduğu da gözetilerek, öncelikle davalı taraftan belge aslı istenerek, davacının söz konusu belge içeriği ve imza ilgili olarak isticvap edilmesi, davacı tarafından tahsil edilen bir bedelin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, imza inkarı halinde imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için imza incelemesi yoluna gidilmesi ve bu suretle davacının gerçek alacak tutarının belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak söz konusu belgeye itibar edilerek davacı alacağından 2.400 Euro’nun mahsubu doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4-Bununla birlikte, mahkemece gerekçeli kararda faiz yönünden yapılan değerlendirmede, davacının temerrüt tarihi olan 13.11.2008’den itibaren faiz talep edebileceği ifade edilmişken, hüküm fıkrasında dava tarihi olan 03.11.2008’den itibaren avans faizi uygulanmasına hükmedilmiş ise de, dava tarihinin 13.11.2008 olduğu harçlandırma formundan anlaşılmakta olup, hüküm fıkrasında dava tarihi olarak yazılan tarihin gerçeği yansıtmadığı anlaşıldığından, kararın bu yönüyle de davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …Ş. vekilinin ve davacı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı ve mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın faiz başlangıcı yönünden mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınıp yekdiğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 24/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.