Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/5019 E. 2019/5959 K. 30.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5019
KARAR NO : 2019/5959
KARAR TARİHİ : 30.09.2019

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26/05/2017 tarih ve 2016/146 E- 2017/151 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 02/05/2018 tarih ve 2017/2039 E- 2018/728 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili,dava dilekçesi ile; davacıların davalı bankanın Denizli şubesinde 23/07/2013 tarihinde 2140146 nolu ortak hesap açtırarak 62.000,00 Euro yatırdıklarını, 05/08/2013 tarihinde 8.000,00 Euro’nun kullanıldığını, kalan miktara katılma alacağı ile banka şubesinde tutmaya devam ettiğini, herhangi bir para transferi yada nakit çekilmesi yönünde talebi ve talimatı olmadığı halde davacı adına internet şifresi alınarak yada talimatı varmış gibi işlem gerçekleştirilerek başka hesaplara aktarım yapılarak 48.562,44 Euro kullanıldığını, hesap hareketlerini banka şube görevlisi … tarafından yapıldığını öğrendiklerıni, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 54.000,00 Euro ana paranın yatırıldığı tarihten haksız fiil tarihine kadar katılma alacağı, haksız fiilin gerçekleştirildiği tarihten itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsilini ve yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı taraftan alınmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın niteliği itibariyle ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davacıların haksız ve kötü niyetli olup haksız kazanç elde etmek istediklerini, davanın Emine Kavurucu Kuru’ya ihbar edilmesini, haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerinin 26.05.2017 tarihli duruşmadaki davanın konusu kalmadığına ilişkin beyanları doğrultusunda davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça sarf edilen toplam 82,00 TL yargılama gideri ile 6100 sayılı HMK.nun 331.maddesi uyarınca 990,00 TL maktu ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin vekalet ücreti yönünden kararı istinaf etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi davanın konusuz kalmasının ön inceleme tutanağı imzalanmadan gerçekleşmiş olması nedeniyle davacılar lehine AAÜT’nin 6/1.maddesi uyarınca hesaplanan nispi vekalet ücretinin tamamı yerine maktu vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesinin doğru olmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, davanın kabulüne, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 16.118,70 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davalı banka nezdindeki mevduat hesabından çekilen paranın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi hem davanın kabulüne, hem de davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş ve bu sebeple hükümde çelişkiye sebep olmuştır. 6100 sayılı HMK’nun 294-297. maddelerinde hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HMK’nun 297/2.maddesinde hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmış olup, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalı ve tereddüt yaratıcı olmamalıdır. Bu nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının çelişkili olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.