Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/4213 E. 2019/7455 K. 25.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4213
KARAR NO : 2019/7455
KARAR TARİHİ : 25.11.2019

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 07.06.2018 tarih ve 2018/8-2018/206 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı şirkete ait 2001/17717 ve 98648 tescil numaralı markaların 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının marka başvurusunun 20/05/2011 tarihi olup, 23/07/2012 tarihinde 30. sınıfta 2011/42561 numara ile tescil edildiğini, kendi markasının tanınmış marka olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edildiği, dava tarihinde yürürlükte bulunmayan 6769 sayılı SMK hükümlerinin de geriye yürütülerek uygulanmasının hukukun genel ilkeleri ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine, davanın açıldığı tarihte davacının davasında haklı olduğu gerekçesiyle, 3.145,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dava tarihinde yürürlükte bulunanan yasal düzenmelere güvenilerek açılan ve dava tarihi itibariyle davacının haklı bulunduğu davada, yasal dayanağın yargılama sırasında Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin temyiz edenin sıfatına göre sonuca etkili olmamasına, HMK 331 maddesi gereğince davadaki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz istemlerinin reddine, mahkeme kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 25/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, 556 sayılı KHK’nın 14 ve 42. maddelerine dayalı olarak açılan markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, dayanak maddeler Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
Davada uygulanacak hukuki sebebin (kanun hükmünün) Anayasa’ya aykırılığı davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi mahkemede, hükmün Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir. Uygulanacak hükmün iptali halinde ise davacının netice-i talebini haklı kılacak bir kanun hükmü bulunmayacağından yani dava dayanaksız kalacağından bu durumda davanın konusu kalmayacağına veya karar verilemeyeceğine değil davanın reddine karar verilmesi gerekir.
HMK’nın 326/1 maddesi gereğince ise kanunda yazılı haller dışında yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağına ve somut uyuşmazlıkta olduğu gibi kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde yargılama giderlerinin ne suretle hükmedileceğine ilişkin kanunda ayrıksı bir hükümde bulunmadığına göre davanın reddiyle, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekmekle, Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum.