Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/3925 E. 2019/5499 K. 17.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3925
KARAR NO : 2019/5499
KARAR TARİHİ : 17.09.2019

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/12/2016 tarih ve 2016/150 E- 2016/502 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 10/05/2018 tarih ve 2017/1645 E- 2018/502 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “RENTALCARD” ibaresinin 36. ve 39. sınıflarda marka olarak tescili için davalı Kuruma 2015/09780 numarası ile yaptığı başvurunun, davalı Kurum tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c bentleri uyarınca kısmen reddedildiğini, oysa başvurunun Türkçe karşılığının “kirakart”, “kiralama kartı” anlamlarına geldiğini, bu ibarenin marka olarak tesciline bir engel bulunmadığını, “rent” ve “card” ibarelerine farklılaştırıcı ek getirilerek sayısız marka tescili bulunduğunu, söz konusu red kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin 36.sınıfta 2010/19256 sayılı “KİRAKART” ve 39.sınıfta 2014/54891 sayılı “KİRAKART” ibareli tescilli markalarının bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2016-M-905 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, başvuru konusu ibarenin, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin bulunmadığını, ayrıca tanımlayıcı olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen marka örneklerinin işbu davada emsal alınmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 2015/09780 nolu “rentalcard” ibaresinin, İngilizce “rental” ve “card” kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturulduğu, “Rental” sözcüğünün tanımlayıcı sıfat olarak “kiralık, kira ile ilgili, kiralama”, isim olarak ise “kira, kira bedeli, kiralık eşya, kiralık teçhizat” anlamlarına geldiği, “Card” sözcüğünün ise somut olayda, genellikle parasal işlemlerde çok amaçlı olarak kullanılan manyetik özelliği olan plastik nesne anlamında kullanıldığı, başvurunun Türkçe karşılığının “kiralık kart” şeklinde anlaşılacağı, başvurunun, kısmi redde konu hizmetlerin “kiralama” biçiminde temin edilmesi sırasında kullanılan genel bir tabir/ek terim olduğu, söz konusu ibarenin başvurunun oluşturduğu bütünsel algı itibariyle ayırt edici nitelikte olmadığı ve ilgili bent kapsamında reddedilen hizmetler bakımından doğrudan tanımlayıcı nitelikte bulunduğu, davacı adına tescilli bulunan “kirakart” ibareli markasının kendisine dava konusu başvuru yönünden bir hak sağlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu “RENTALCARD” ibaresinin bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli, ilgili tüketici kitlesinin algısında belli bir işletmeyle bağ kurabilecek nitelikte olduğu, bu nedenle başvuru konusu ibarenin 7/1-a maddesi kapsamında marka olarak tesciline bir engel bulunmadığı, “RENTALCARD” ibaresinin hiçbir özel bir zihni çabaya gerek kalmadan başvuru kapsamından çıkarılan hizmetleri veya onların karakteristik özelliklerini akla getirmediği, başvuru konusu ibarenin, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetlerle birebir özdeşleştiğinin ve akla derhal bu hizmetleri getireceği söylenemeyeceği “RENTALCARD” ibaresinin 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi kapsamında tesciline bir engel bulunmadığı, dosyada mübrez bilirkişi raporunda varılan aksi yöndeki sonuçlara itibar edilmediği gerekçesi ile davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının esastan reddine, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/12/2016 tarih ve 2016/150 E. – 2016/502 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalı TPMK YİDK’in 2016-M-905 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 17/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.