Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/3750 E. 2019/4167 K. 10.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3750
KARAR NO : 2019/4167
KARAR TARİHİ : 10.06.2019

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.11.2017 tarih ve 2015/1721 E. – 2017/764 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nce verilen 10/05/2018 tarih ve 2018/170-2018/658 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Ankara Ostim bölgesinde faaliyet gösteren Özkanlar Hidrolik İmalat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait iş yerinde çalışırken 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlama sebebiyle ağır yaralandığını ve çalışma gücünü büyük oranda kaybettiğini, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/256 E. sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde, söz konusu patlamanın Ersoy Gaz San. Tic. A.Ş. tarafından mevzuata aykırı şekilde içersinde CNG artığı bulunan tüplere gaz dolumu yapılması sebebiyle meydana geldiğinin belirlendiğini ve söz konusu şirketin yöneticilerinin cezalandırılmasına karar verildiğini, Bakanlar Kurulunun 21.01.2010 tarih ve 2010/90 sayılı kararı gereğince “Tehlikeli Maddeler için Yaptırılacak Sorumluluk Sigortası”na ilişkin karar alındığını ve buna göre düzenlenen Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre gerek Özkanlar Hidrolik İmalat San. A.Ş. gerek Ersoy Gaz San. ve Tic. A.Ş.’nin zorunlu sorumluluk sigortasını yaptırması gerektiğini, ancak kaza tarihinde her iki firmanın da sigorta yaptırmadığını, bu nedenle 5684 sayılı Yasa gereğince Güvence Hesabının sorumluluğunun bulunduğunu, Güvence Hesabına başvurduklarını ancak taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL geçici iş göremezlik ve 500,00 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, akabinde, 11.05.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle sürekli iş göremezlik zararını 199.500,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, Sorumluluk Sigortası Genel Şartları çerçevesinde tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler için sigorta yaptırma zorunluluğu getirilmiş olup,sigortanın kapsamının iş yeri ile sınırlandırılmadığı, mesleki faaliyet kapsamında gerçekleştirilen her türlü eylemi kapsadığı, ceza yargılamasınında da tespit edildiği üzere kazanın Ersoy Gaz San. Tic. A.Ş. şirketinin bir kısım çalışanları ve yöneticilerinin mesleki faaliyetine ilişkin ihmali davranışlarından kaynaklandığının sabit olduğu, her ne kadar patlamanın Özkar Hidrolik A.Ş.’ye ait iş yerinde meydan gelmiş ve kaza neticesinde Özkar Hidrolik A.Ş. çalışanı yaralanmış ise de davanın, Özkar Hidrolik A.Ş.’nin sorumluluğuna dayalı olarak değil Ersoy Gaz A.Ş.’nin sorumluluğuna dayalı olarak açıldığı ve sigorta yapma zorunluluğu bulunan Ersoy Gaz A.Ş. ile davacı arasında hizmet akdi bulunmadığı, bu nedenle meydana gelen olayın sigorta teminatı kapsamında kabul edilmesi gerektiği, …’nın genel limiti aşan kısmı bildirilmediği anlaşılmakla kişi başına sorumlu olduğu miktar çerçevesinde oluşan zarardan sorumlu tutulduğu, zararının aynı kişiye ilişkin olması ve aynı tazminat kaleminden karşılanması nedeniyle tazminat kalemleri arasında garame yapılmadığı, oluşan zararın talep edilen miktar ve rücuya tabi ödemenin üzerinde bulunduğu anlaşıldığından davacının 199.500,00 TL tazminat talebinin yerinde görüldüğü, SGK’dan alınan miktarın tazminattan indirilmesi isteminin sonuca etkili görülmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile 199.500,00 TL sürekli iş görmezlik ile 500,00 TL geçici iş görmezlik tazminatının 26.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-) Dava, Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası yaptırılmaması sebebiyle davacının uğradığı sürekli ve geçici iş göremezlik zararının Güvence Hesabından tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekili, olayda bir çok kişinin zarar gördüğünü, müvekkilinin zarar gören diğer kişiler için de ödeme yaptığını ve zararın grameten paylaştırılması gerektiğini savunmuştur. Dosya kapsamından, dava konusu kazada birçok kişinin vefat ettiği ve yaralandığı anlaşılmakta olup, sigorta poliçesi teminatının zarar görenlerin zararı oranında grameten paylaştırılması gerekmektedir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. (Emsal nitelikteki Dairemizin 13.04.2017 Tarih, 2016/3488-2017/2117 sayılı ilamı) Bu durumda, grameten paylaştırma koşullarının somut olay bakımından oluşup oluşmadığının tespiti için, aynı olay sebebiyle davalıya yapılan başvurular, açılan dava ve yapılan takipler tespit edilmeli, bu işlemler neticesinde davalıdan hangi tutarda tazminat tahsil edildiği belirlenmeli ve gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmelidir. İlk derece mahkemesince, davalı sigorta şirketi tarafından sunulan belgelere göre, olaya ilişkin olarak iki kişinin daha davalıya başvuruda bulunduğu ve bu kişilere ödenen tutarların kaza başına belirlenen limitin altında olduğu, bu aşamada grameten paylaştırma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin anılan savunmasına itibar edilmemişse de, bu hususta yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Zira, mahkemece, aynı olay sebebiyle davalı … Hesabına karşı açılan bir dava ya da yapılan bir icra takibi olup olmadığı, varsa bu davalar ve takipler neticesinde davalının ne kadar tazminat ödediği araştırılmamıştır. Bu durumda, bölge adliye mahkemesince, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekirken, aksi düşüncelerle bu yönü hedefleyen istinaf itirazların reddedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.