Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/3411 E. 2019/4823 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3411
KARAR NO : 2019/4823
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/12/2017 tarih ve 2017/340 E- 2017/1101 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 26/04/2018 tarih ve 2018/84 E- 2018/487 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin 4 ortaklı olup, müvekkilinin şirkette % 50 hissesi bulunduğunu, şirketin İstanbul/Bahçelievler Mahallesi, Talatpaşa Caddesi 435 ada 1,19,20,21 nolu, Ali Reşat Paşa Caddesi 435 ada 2, ve Harekat Ordusu Sokak 435 ada 3,4,5,6,7 nolu parsellerin maliki olduğunu, müvekkilinin şirket hisselerini şirketin sahip olduğu taşınmazlar üzerinde inşaat yapılacak olması sebebiyle satın aldığını, ancak konu ile ilgili diğer ortaklar tarafından bir karar alınmadığını, müvekkilinin bu konudaki taleplerinin ise gerekçesiz olarak reddedildiğini, ortaklık ticari defter ve kayıtlarının müvekkilince incelenemediğini, şirketin diğer üç ortak tarafından yönetildiğini, kendisine sürekli menşeini bilmediği evrakların imzalatılmaya çalışıldığını, şirketin Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde Bahçelievler Belediye Başkanlığı aleyhine 2011/191 E. sayılı dosyadan açtığı davada şirketin menfaatin ne ölçüde arttığını veya azaldığını bilmediğini, mahkeme kararı ile ortaklığın kazandığı dava gereği hak ettiği alacak bedelleri ve taşınmazlar konusunda müvekkiline bilgi verilmediği gibi herhangi bir ödeme yapılmadığını, diğer ortakların şirketin kar etme şansının olmadığını, bu güne kadar kar etmediğini, sürekli masraf ve ödemeler yapılması gerektiğini beyan ettiklerini, ortaklık genel kurulunun toplanmadığını ve artık toplanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek öncelikle şirketin ortaklar arasında bölünmesine, bu mümkün değil ise başka çözüm yollarının uygulanmasına, çözüm yolu olmaması halinde şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, şirket adına kayıtlı taşınmazlarla ilgili imar mevzuatından kaynaklanan sorunlar bulunduğunu, ancak söz konusu sorunları çözmek amacıyla gayret sarf edildiğini, şirket ortakları arasında herhangi bir güvensizlik bulunmadığını, TTK 636. maddesinde ön görülen haklı nedenle fesih koşullarının gerçekleşmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.bağlayıcı nitelikte olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece iddia, savunma, tüm dosya kapsamına ve dinlenen tanık beyanlarına göre şirket ortakları arasında herhangi bir ihtilaf ve güvensizliğin söz konusu olmadığı, şirketin satın almış olduğu taşınmazla ilgili imar mevzuatından kaynaklı sorunlar nedeniyle inşaata başlanamadığı, imarla ilgili hukuki sorunların aşılması için ortaklar tarafından gerekli mücadelenin verildiği, işbu hususun şirketin gayri faal olduğu şeklinde değerlendirilemeyeceği, davacı tarafın dava konusu şirketin haklı sebeple feshini gerektirir nedenlerin varlığını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, şirket taşınmazlarının imar durumu nedeniyle inşaat faaliyetinin başlayamadığı anlaşılmakta ise de, davacının tüm yaşananlardan sonra 09.05.2016 tarihinde eski ortaklar … ve …’nin paylarını devralarak şirkete ortak olduğu, yaşanan hukuki süreci ve taşınmazların imar durumun bilerek payları devraldığı, şirketin kurulduğu tarihten bu yana imar engellerini aşmak üzere çaba gösterildiği, paydaşlığın iktisabından 1 yıl ve tapuların şirket adına iade ve tescili kararından hemen sonra elde ki davanın açılmasının haklı bir talep sayılamayacağı, taşınmazların hukuki durumu ortada iken ortaklık kabul edilerek pay devri yapıldığına göre davacının öngördüğü veya öngörmesi gerektiği bir engeli fesih sebebi olarak ileri sürmesinin çelişkili davranış yasağı kapsamı içerisinde olduğu, imar planı tadilinin iptaline karar verilmesinin bir daha imar planı tadilatı yapılamayacağı anlamına gelmediğinden şirketin amacının gerçekleşmesinin imkansız hale geldiğinin kabul edilemeyeceği, taraf tanıklarının şirketin feshini gerektirir haklı sebebin mevcut olduğuna dair kanaat verici beyanlarda bulunmadıkları, şirket ortakları arasında güven ve itimatın kalmadığı ve şirketin toplantılarına davacının çağrılmadığı ve defterlerin inceletilmediği iddiasının ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 25/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.