Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/3263 E. 2018/7408 K. 27.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3263
KARAR NO : 2018/7408
KARAR TARİHİ : 27.11.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasındaki Milletlerarası Ticaret Odası Milletlerarası Tahkim Divanı Hakem Heyeti’nce verilen 14.02.2018 gün ve 22000/ZF/AYZ sayılı kararın iptali davasında … Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 27.11.2018 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. … ile Av. … … ve davalılar vekili Av. … ile Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 24/01/2015 tarihli hisse alım satım sözleşmesi uyarınca uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin … nezdinde tahkim yargılaması başlattığını, davalıların 10/02/2016 tarihinde vadesi gelen tutarın ödenmemesi nedeniyle müvekkili aleyhine icra takibi başlattıklarını, müvekkili tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, davalıların hakemde görülen davaya verdikleri cevapla birlikte karşı dava açarak itirazın iptalini de talep ettiklerini, tek hakem tarafından karar verildiğini ancak, kararı veren hakemin tarafsızlığını yitirerek karar verdiğini, tahkim şartına göre uygulanması gereken hukukun Türk Hukuku olmasına rağmen davalının daha lehine olan … Hukuku’nun uygulanması suretiyle sonuca gidilmesinin tarafların eşitliği ilkesine ve kamu düzenine aykırı olduğunu, tahkim sözleşmesi bulunmasına rağmen karşı tarafın ilamsız icra takibine giriştiğini ve karşı dava ile itirazın iptalini talep ettiklerini, hakemin de tahkime elverişli olmayan karşı dava hakkında karar verdiğini, 10.02.2017 tarihli ikinci taksitin tahkim yargılaması sonuçlanmadan önce muaccel hale geldiğini, muaccel olmayan bir alacak hakkında tahsil hükmü verilemeyeceğini, buna rağmen tahsil kararı veren hakemin talebi ve yetkisini aştığını, davalıların 10.02.2018 tarihinde muaccel alacak 3. taksit açısından her ne kadar söz konusu alacağın vadesi geldiğinde davacı şirketin uyuşmazlık çıkartmaktan kaçınması ve alacağın vadesinde ödenmesi gerektiği konusunda tespit kararı verilmesini istemiş ise de, hakemin tespit kararı vermek yerine talebi de aşarak bu taksitin vadesinde ödenmesine karar verdiğini, bu durumda tek hakemin taleple bağlılık ilkesinin dışına çıkarak yetki aşımında bulunduğunu, talepten fazlasına karar verdiğini ileri sürerek, hakem kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ileri sürdüğü iptal sebeplerinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının hakemin baskı altına alındığını ve hakemin tarafsızlığını yitirdiğini işbu iptal davasında ilk kez ileri sürdüğü, tahkim yargılaması sırasında ve hakemce kararının verildiği tarihine kadar bu hususu hiç dile getirmediği, bu davada önce aynı konuda açılan davada da bu iddiayı ileri sürmediği, tüm hakem yargılaması boyunca hiç ileri sürülmeyen ve hakemin hüküm vermeden önce tarafların yargılama prosedürü ile ilgili bir itiraz ve beyanlarının bulunup bulunmadığını hakemin sormasına rağmen böyle bir iddia ileri sürmeyen davacının iptal davası aşamasında ileri sürdüğü bu iddianın dürüstlük kuralına da aykırı olduğu, kaldı ki, dosya kapsamına göre hakemin tarafsızlığını yitirdiğine ve tarafların eşitliği ilkesini ihlal ettiğine dair somut bir veri de bulunmadığı, hakemin … Borçlar Hukukunu uygulayarak sonuca gittiğine ve böylece yetkisini aştığına ve tarafların eşitliğini bozduğuna ilişkin iptal sebebinin yerinde görülmediği, kaldı ki MTK.15.m. iptal sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup, maddi hukukun yanlış uygulanmasının tek başına iptal sebebi olarak düzenlenmediği, itirazın iptali talebinin tahkim başvurusuna konu edilemeyeceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı, icra inkar tazminatına da hükmedilebileceği, yargılama sırasında muaccel olan alacağın tahsiline hükmedilmesinin talep edilmesinin mümkün olduğu, hakem kararından önce muaccel olan kısım için tahsil hükmü verildiği, hakemin tespit talebine rağmen tahsil hükmü vermesinin yetki aşımı olarak veya tahkim sözleşmesinin dışına çıkma olarak kabul edilemeyeceği, hakem yargılamasında böyle bir durumun kamu düzenine aykırılık oluşturduğundan da söz edilemeyeceği, tarafın yargılama sırasında üzerinde tasarruf edebileceği bir konuda hakemin hüküm vermiş olmasının kamu düzenine aykırılık olarak görülemeyeceğinden ödemenin ikinci taksitine ilişkin hükümle ilgili iptal sebeplerinin yerinde görülmediği, hakemin bir eda hükmünden ziyade bir tespit hükmü, Türk hukukundaki deyimiyle “muarazanın meni” niteliğinde bir karar verildiği, davacının hakemde bu taksitler yönünden borcunun bulunmadığını iddia etmesi ve karşı talepte grup davalıların bu taksitin ödenmesi gerektiği yönünde hakemden karar istemeleri karşısında hakemin, bu taksitin ödenmesinin gerekip gerekmediği konusunda taraflar arasında ortaya çıkar muarazayı sona erdirmek amacıyla bu kararı verdiği, kararın içeriğinde hakemin talebi aşması veya tahkim sözleşmesindeki yetkinin aşılması gibi bir durum bulunmadığından davacının, davalıların 3. taksit alacağa ilişkin hakem kararının iptali isteminin de yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 27/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.