Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2018/3251 E. 2019/4825 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3251
KARAR NO : 2019/4825
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/04/2017 tarih ve 2015/943 E – 2017/216 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 08/03/2018 tarih ve 2017/605-2018/207 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, davalı şirket bünyesinde şirket yönetim kurulu üyesi olan Dekor Dış Ticaret Alım Satım A.Ş. ‘nin gerçek kişi temsilcisi sıfatı ile 26/09/2012-15/12/2014 tarihleri arasında görev yaptığını, 19/06/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasına rağmen Dekor Dış Ticaret Alım Satım A.Ş. ve temsilcisi sıfatıyla görev süresi içerisindeki faaliyetlerinden dolayı oy birliği ile ibra edilmediğini, yönetim kurulu üyesinin gerçek kişi temsilcisinin ibra edilmemesine karar verilebilmesi için işbu yönetim kurulu üyesinin ilgili dönem içerisinde gerçekleştirmiş olduğu işlemlerin ana sözleşmeye ve hukuka aykırı olması gerektiği, somut neden ve olguların varlığının şart olduğunu, aksi halde ibra edilmeme kararının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğini ileri sürerek 19/06/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının temsilci sıfatıyla değil, yönetim kurulu başkan yardımcısı sıfatıyla görev yaptığını, davacının görev yaptığı süre içerisinde özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, şirketin zarara uğradığını ve bu zarar nedeniyle davacı hakkında açılan davanın derdest olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının dava dilekçesinde, ”müzakere yapılmaksızın tarafımın ibra edilmemesine ilişkin alınan bu karar dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğinden, ibra edilmeme nedeni ile ileri de sorumluluk davası açılabileceğinden hakkındaki kararın iptalini” talep ettiği, davacının faaliyetlerinin yönetim kurulu üyesi tüzel kişisinin temsilci sıfatı ile olduğu, kendi adına olmadığı, ibraya ilişkin kararın Dekor Dış Tic.. A.Ş. yönünden oluşturulması gerekirken kararda …’ın da ibra edilmemesine ilişkin karar verilmiş olmasının yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, genel kurul kararının davacı …’ın ibra edilmemesine ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, iptali istenen kararın davacının kişisel sorumluluğuna neden olabilecek bir karar olduğu, davacının verdiği iddia edilen zararlar yönünden aleyhine dava açıldığı ve davacının yönetim kurulu üyesi ya da yönetim kurulu üyesi tüzel kişisinin temsilcisi sıfatının olup olmadığı, bu anlamda davacının ibra edilme koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının söz konusu sorumluluk davasında tartışılıp değerlendirilmesi gerektiği, derdest bir sorumluluk davasının olduğu durumlarda, ayrıca açılan ibra edilmeme kararına ilişkin olarak genel kurul kararının iptali istemi davasında, davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 25/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.